İnsanlık, uygarlık sürecinin başından beri bir takım kötülüklerle karşı karşıya kalmıştır. Bu kötülükler, savaşlar, açlık, hastalık, doğal afetler, toplumsal eşitsizlikler ve çevre kirliliği gibi çeşitli şekillerde kendini göstermektedir. Uygarlık ilerledikçe, bu kötülüklerin azaltılacağı düşünülse de, günümüzde bu kötülüklerin daha da arttığı görülmektedir.
Peki, insan neden uygarlık sürecinin kötülüğünü azaltmak yerine çoğaltmaktadır? Bu sorunun tek bir cevabı yoktur, ancak bazı olası açıklamaları vardır.
Bunlar;
Bencillik: İnsanoğlunun doğasında bulunan bencillik, kötülüğün çoğalmasına neden olmaktadır. İnsanlar, kendi çıkarlarını her şeyden önce düşünürken, başkalarının zarar görmesine göz yumabilmektedir. Bu, savaşlar, çevre kirliliği ve toplumsal eşitsizlikler gibi kötülüklerin artmasına neden olmaktadır.
Güç hırsı: İnsanoğlu, güç ve iktidara olan hırsı nedeniyle de kötülüğü çoğaltmaktadır. Güç elde etmek için, insanlar başkalarına zarar verebilecek eylemlere girişebilmektedir. Bu, savaşlar, baskı ve zulüm gibi kötülüklerin artmasına neden olmaktadır.
İnkar: İnsanlar, kötülüğün farkında olsalar bile, onu inkar ederek kötülüğün çoğalmasına katkıda bulunabilmektedir. Örneğin, çevre kirliliği ve iklim değişikliği gibi ciddi sorunlar, bazen “her zaman böyleydi” veya “zamanla çözülecektir” gibi sözlerle görmezden gelinmektedir. Bu, sorunların daha da kötüleşmesine neden olmaktadır.
Bu açıklamalar, insan uygarlık sürecinin kötülüğü azaltmak yerine çoğalmasının nedenlerine dair bazı ipuçlarını verse de asıl neden inançların çatışmasıdır.
Nitekim Prof. Dr. Haydar Baş 30.07.2001 tarihinde yayınladığı yazısında bu gerçeği ifade etmektedir.
Baş, “İnsanlık, tarih boyunca hep inanç ve ideolojilerinin etrafında cepheleşmiş ve bunun mücadelesini vermiştir. Bu, dün olduğu gibi bu gün de böyledir. Ve yarın da böyle olacaktır.
5. ve 6. Yüzyılda Avrupa içlerine düzenlenen akınlara karşı Hıristiyan medeniyetinin oluşturduğu yeminli ittifaklar, İslam dünyasına düzenlenen Haçlı Seferleri, Endülüs’ü yıkmak için Hıristiyan Avrupa’nın kenetlenmesi, Çanakkale Savaşı’nda Batı medeniyetinin topyekün karşımıza çıkması hep bu hakikatin tezahürleridir” diye ifade etmektedir.
İyiliğin kötülüğe galip gelmesi için, kötülüğü görmezden gelmek yerine onunla yüzleşmek gerekmektedir.
İnsanlık, iyiliğin kötülüğe kazanması için mücadele etmeye devam etmelidir. İnançlar istikametindeki mücadele ve bloklaşmaların ağırlığını fazlasıyla hissettirdiği günümüz dünyasında, millet olarak ait olduğumuz dünyayı iyi tahlil etmeli ve orada yerimizi alarak iyiliğin kötülüğe galip gelmesi için mücadele etmeliyiz.