Deprem olmuş içimizin yangısıyla yaşıyoruz. Ateş düştüğü yeri yakar derlerse de o ateş bizi de yaktı ve yakıyor.
Deprem bölgelerinde depremden bir kaç gün önce bulundum. Özellikle güzel şehrim Kilis’i o halde görünce deprem o zaman olmuşçasına üzülmüştüm. Kilis denilince akla gelen Karataş Parkı, Ayşecik Bahçesi, Tekel Suma Fabrikası son halleriyle yüreğimi öyle bir yaktı ki, benim için o zaman deprem olmuştu.
Kilis eski Belediye Başkanı Hasan Kara söz vermişti hem de televizyonda canlı yayında. Askeriye başka alana taşınacak ve o alan Karataş Parkı ile birleştirilerek büyük bir yeşil alan yapılacaktı. Biz Karataş Parkı’nıda kaybetmişiz haberimiz yok. Nerede bu söz verenler, verilen sözlere ne olmuş, sorgulayan da yok Kilis’te.
6 Şubat Saat 4.17 Kahramanmaraş depremi olmuş. Yer yerinden oynamış Güzel şehrim Kilis’te. Yaklaşık 100 saniyede, hayatın bir oyun kadar kısa olduğu anlaşılmış...
Nerede İmar affıyla sorunları çözdüğünü iddia edenler?
Var mı sorumluluğu üzerine alanlar?
Kendi depremzede olan Kilisli Hemşehrim, kendi halini düşünmeksizin elinde avucunda ne var ortaya dökmüş. Yardıma koşmuş diğer deprem illerine. Milli mücadele ateşini 100 yıl önce yaktığı gibi yardım ateşini yakmış. Can olmuş, canan olmuş deprem illerine...
Yüreği yanan halk bir destan yazarken, Kızılay’dan gelen haberler bir deprem daha yaşatıyor bizlere!
Bakın,
Armağan Çağlayan:
‘“Asrın felaketi” olmuş, Kızılay çadır mı satmış? Aklım almıyor! Aklım almıyor! Aklım almıyor!’ diye sitem ediyor.
Fatih Altaylı:
“Elindeki, depolarındaki çadırları hızla deprem bölgesine ulaştırıp, depremzedeler için kurmak yerine, satmış. Kime mi? AHBAP’a. Okuyunca utandım. Hâlâ iyi niyetli olmaya çalıştığım için utandım.”
Depremde ilk andan itibaren yardımlarını eksiksiz yapan Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) kadroları destan yazdı. Tebrik edelim; her türlü olumsuzluğa rağmen, BTP Kilis Teşkilatı depremden sonra ilk yemek yardımını yapan ekip oldu.
BTP Genel Başkanı Hüseyin Baş,
“Kızılay 76 m2 çadırı 140 bin TL’ye satmış ve buna “maliyetine sattık” diyor, peki biz bölgeye yolladığımız 98 m2 çadırları 32 bin TL’ye nasıl aldık o zaman? Nasıl bir maliyetiniz vardı acaba? Yoksa deprem üzerinden bile kâr peşinde mi koştunuz?” diye soruyor Kızılay’dan gelen pis kokulara. Devam ediyor Sayın Baş,
“Ayrıca 16 m2 aile çadırları ortalama maliyetimiz 7 bin TL” ...
Haklı alarak konuşuyor Bilal Karamus;
“Yoksullukla mücadele sloganı ile iktidara gelenler vahşi kapitalizmin tüm kurallarını acımasızca nasıl uyguluyorlar. Kızılay gıda kolilerini ve çadırları para ile satıyor.
Siyasal İslam’ın çürümüşlüğünü görüyor musunuz?”
Şimdi anlıyorsunuz değil mi? Biz ne yaptık!
Depremde evladını kaybeden bir anneyi dinliyorum.
Anne ağlayarak anlatıyor:
Onun isteğini yapamadım. Deprem öncesinde reçel yemek istemişti. Yoktu alamadım. Yavrumu reçel yediremeden kaybettim.
Ekonomist olduğunu iddia eden birinin ülkesinde bunlar oluyor.
Ve son sözü Ekonomist Harun Kayacı’ya bırakalım.
Kayacı, bir kez daha uyarıyor;
“Ayak baş, baş ayak olursa,
Olan millete olur.
Seçme seçilme hakkı elimizdeyken bu yanlışı düzeltmeliyiz.
Demokrasinin nimetini kullanalım yoksa demokrasiye hasret kalırız.”
Taraftar hükümeti istifaya çağırıyor, ya siz!