Sosyal medyada gezinirken bir twit dikkatimi çekti. Eskişehirli İş İnsanı Sayın C. Onur Sürmeli’nin “Kaç doz gerekir belli değil” diye cevap verdiği Selin @ObirKuzu isimli kullanıcının twitiydi bu.
“ Keşke terbiyenin de aşısı olsa”
Bir an düşündüm, duraksadım. Terbiyenin aşısı olabilir mi diye! ...
Google ye terbiye yazdım karşıma ilk sırada Vikipedi çıktı ve terbiye kelimesini şu cümlelerle açıklıyordu:
Terbiye, ete lezzet vermek için yapılan işleme denir. Diğer adı “Marina” olarak geçer. Terbiye etmek için et sos içinde tutulmalıdır. Çeşitli baharat ve soslarla yoğurulup bir süre bekletilir. Daha sonra pişirilip, servis edilir. Yani “sosun et üzerindeki işlevidir” diye nitelendirilebilir. (Vikipedi)
Bu cümlelerin hemen altında bir soru cümlesi ile şu açıklama vardı:
“Başkaları ayrıca şunları da aradı
Terbiye nasıl yapılır?”
Belki de millet olarak midesine çok düşkün olduğumuz için Google yemek terbiyesini üst sıralarda listeliyor.
Yemek içme konusunda terbiyeyi en üst noktalara taşıyorsak neden insan terbiyesini üst noktalara taşıyamıyor ve terbiye aşısı arıyoruz? Düşünceleriyle sosyal medyada gezinmeye devam ettim. Bu kez karşıma terbiye gibi güzel ahlakın vasıflarından gönül alma ile ilgili bir kıssa çıktı.
Bir kadın evine giderken bir çocuğun, elinde çöp ile toprağa bir şeyler çizdiğini görür.
Ne yapıyorsun? Diye sorar.
Çocuk tebessümle cenneti parselliyor ve satıyorum abla der.
Cevap kadının hoşuna gider bana da bir parsel verir misin? Bir parsel ne kadar diye sorar?
Çocuk !!
- 20 TL abla der.
Kadın parayı verir ve yoluna devam eder.
Evine giden kadın olayı unutur.
Saatler sonra yatmaya gider.
Gece bir rüya görür ki
Kendisi rüyada cennette
Ertesi gün rüyayı ve olayı eşine anlatır.
Eşi hemen çocuğun olduğu yere gider.
Çocuğa aynı şekilde da sorar.
- Ne yapıyorsun ?
Cevap aynıdır.
Bu kez adam der.
- Bana da bir parsel ver. Bir parsel kaç lira?
Çocuk cevap verir.
- Bir trilyon!
Adam ne yapıyorsun?
- Hanıma 20 TL’ye vermişsin diye söylenir.
Çocuk tebessümle,
- Amca eşin o parayı cenneti almak için değil, gönlümü almak için verdi. Sen cenneti o kadar ucuz mu zannettin. Cennet ne ucuz ne de çok pahalıdır. Cenneti almak gönülleri almaktan geçer der ve yine tebessüm eder...
Biz Yunus Emre ile devam edelim:
“Bir kez gönül kırdın ise bu kıldığın namaz değil
Yetmiş iki millet dahi elin yüzün yumaz değil.”
Mevlana da bu konuda, “Bir gönül yapmak gelmiyorsa elinden bari, bir gönül yıkılmasın dilinden” der.
Ben güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim diyen bir Peygamberin ümmeti olarak gönül kırmayan, gönül yapanlardan olmak dileğiyle Hz. Mevlana’nın su sözüyle yazımızı noktalayalım:
“Gönül, han değil dergâhtır.
Paldır küldür girip çıkılmaz, günahtır!”