Yükseköğretim Kurumları Sınavı’nın (YKS) ilk oturumu bugün gerçekleştirilen sınavla başladı. Binlerce öğrenci heyecanlı bir şekilde sınav salonlarının yolunu tuttu.
Heyecan, endişe, korku ve umut hep gençlerimizle, aileleriyle birlikteydi. Liseli gençler alamadıkları eğitimin hakkının karşılığını vermeye çalışıyorlardı.
Bu sınava benim kızım da girdi. Eşit olmayan bir eğitim sistemiyle sınava hazırlandı.
Kilis Şehir Merkezi’ne roketler atılırken bir dönem okuluna gidemedi. Öğrenmesi gereken dersler kaldı. Biraz fazla çalışarak üstesinden gelirsin dedik evladımıza. Sonra hayat şartları bizi Eskişehir’e taşıdı. Kilis’te ki okullarımız ile Eskişehir’deki okullarımız arasında dağlar kadar fark olduğunu gördük. Örneğin Kilis’te 35- 45 kişilik sınıflar varken Eskişehir’de bu sayı 20-30 kişi idi. Bu kez de Covid19 pandemisi engel oldu evlatlarımıza. Tüm bunlar bir tarafa bir de adaletsiz sınav sistemi çıkıyor karşınıza YKS, TYT ve benzerleri gibi...
Hem eğitim sistemin eşitlikten uzak olacak hem de adaletsiz bir sınav sistemin.
Suriyeliye, Katarlıya sınavsız üniversite hakkı tanıyacaksın kendi evlatlarına ise sınavla, hatta bir kaç dakika sınava geç kaldı diye o evladını sınava almayacaksın...
Mersin’de sınava geç kalmak üzere olan bir engelli gencimiz, velilerimizin kollarında son anda sınava girebildi. Eskişehir’de bir gencimiz trafiğe takıldı ve 1 dakika farkla sınava giremedi. Bunun gibi bir çok örnek yurdun dört bir yanında yaşandı. Benim gencim sınava giremedi diye ağlarken Katarlı güle oynaya Türkiye’de üniversite okuma hakkı kazanıyor.
Bakınız, Türkiye ile Katar arasında “Askeri Sağlık Alanında Eğitim ve İşbirliği” Protokolü Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın imzasıyla onaylandı.
Önceki gün Resmi Gazete’de yayımlanan protokole göre, Katarlı gençler askeri sınava girmeden Türkiye’de tıp, diş hekimliği, eczacılık, sağlık meslek yüksek okulu, hemşirelik alanlarında ön lisans, lisans ve lisansüstü eğitim alabilecek.
Protokolde eğitime kabul edilecek öğrencilerle ilgili şartlar içinde, YKS ya da herhangi bir sınav şartı konulmadı. Anlaşma kapsamında hastane kurulması ve işletilmesi de var.
Protokolün askeri sağlık alanında olduğu ve Katar Silahlı Kuvvetleri’nde görev yapan sivil personel ile eğitim alacak personeli kapsadığı belirtildi.
Kimi kapsarsa kapsasın, neticede benim milletimin gencine bu imkan sunulmuyor. Suriyeliye, Katarlıya sunulan imkanlar maalesef benim milletime sunulmuyor. Şimdi gel de Prof. Dr. Haydar Baş’ı; özlemle, minnetle, hasretle anma...
O, Galatasaray Lisesi’nde okuyan bir gençle Anadolu lisesinde okuyan bir gencin eşit eğitim almadığını söylüyordu. Belki de bu yüzdendir “SINAVSIZ ÜNİVERSİTE” projesini hazırlamıştı.
Prof. Dr. Haydar Baş Sadece gençlerimize mi projeler hazırlamıştı?
Hayır!
Unutulan, ezilen kadınlarımıza, annelerimize EV HANIMI MAAŞI...
Üç kuruşa mahkum edilen işçiye 10 bin lira asgari ücret.
Tüm vatandaşlarımızı kapsayan “VATANDAŞLIK MAAŞI” Prof. Dr. Haydar Baş hocamızın milletimiz için hazırladığı projelerden bazısıydı. Prof. Dr. Baş, bu projelerini 4 milyonu aşkın insana duyurdu da kendi milletine duyuramadı. O, “Hans beni anladı da Hasan beni anlamadı” diye projelerine sırtını dönen milletine sitem de ederdi.
Katarlılara sınavsız üniversite hakkı tanınınca neleri kaybettiğimizi şimdi daha iyi anlıyoruz değil mi?
Biz gerçekten geleceğimizi düşünüyorsak, evlatlarımız iyi eğitim alsın ve geleceğini kurtarsın diyorsak, Prof. Dr. Haydar Baş’ın projeleriyle donatılmış, Bağımsız Türkiye Partisi BTP’nin genç Genel Başkanı Hüseyin Baş’ın yanında yer almalıyız.
Sevgili gençler, sizlerde Sınavsız Üniversite hakkı istiyorsanız adres belli.