Babası doktor olan tıbbiyeli öğrenci okulu bitirip doktor olduktan sonra ilk iş olarak yıllardır babasının tedavi edipte iyileştiremediği hastayı tek muayenede teşhis koyarak iyileştirir. Hasta sağlığına kavuşur. Oğul doktor sevinçle ve birazda gururla baba doktora;
Baba yıllardır tedavi etmeğe çalıştığın ve iyileşmeyen hasta var ya!
Evet
İşte o has tayı ben bir muayenede koyduğum teşhis sonucu yazdığım ilaçlar ile onu iyileştirdim.
Baba doktorun cevabı enteresan;
Oğul sen yıllardır hangi parayla okul masraflarını karşıladığımı sanıyordun.
Evet, necip Türk Milleti AKP önceki siyasiler senin başörtünün üzerinden yıllarca ekonomik ve siyasi rantlar elde ediyorlar. Onlarda biliyorlar ki aslında sorun olmayan başörtü konusu sorun olduğu müddetçe ekonomik ve siyasi rant kapısıdır. İşte bu yüzdendir AB sevdalısı, aşığı Meclis Başkanından tutun Başbakana, Dışişleri bakanına kadar AKP yöneticileri başörtü sorununu çözmeden yana değiller. En son AİHM kararına tepki gösteriyorlar. Hepsi oyun. Aslında içlerinde düğün bayram yapıyorlar. Çünkü karar tam istedikleri gibi çıkmıştır. İspat mı istiyorsun. İşte ispatı. 21.05.2005 tarihli Vatan Gazetesinde Safile USUL imzalı haber.
VATAN, Leyla Şahin davasının AlHM Büyük Kurulu'nda yapılan duruşmasında Türk hükümetinin yaptığı savunmayı ele geçirdi. Türk hükümeti çarpıcı bir örnekle türban yasağının haklılığını ortaya koyan bir savunma yaptı. Savunmanı yani AKP hükümetinin Leyla ŞAHİNİN açtığı davada haksız olduğunu özete şunları içermekte.
Leyla Şahin Bursa Tıp Fakültesi'nde başörtüsüyle derslerine girerek, eğitiminin 5 yılını burada tamamladı. Ancak eğitiminin son yılında, türban yasağının yasalara uygun hazırlanmış bir genelgeyle uygulandığı İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'ne geçti. Şahin türban yasağının uygulandığı İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'ne kayıt yaptırırken de herhangi bir engelle karşılaşmamıştır. Bu durum, Şahin'in eğitim kurumlarına giriş hakkı bakımından eşit muamele gördüğünün bir kanıtıdır.
Devletlerin eğitimi düzenleme hakkı AİHM içtihatlarına da uygundur.
AİHM'in 4. Daire kararının, AİHM içtihatları karşısında değiştirilemeyeceğini, bu nedenle başvurucuya(Leyla ŞAHİN) herhangi bir tazminat ödenmesine gerek bulunmadığını düşünmekteyiz.
Sahi Başbakan, Meclis Başkanı, Dışişleri bakanı milleti ne yerine koymaya çalışıyor. AİHM kendi savunmaları yönünde karar vermiştir. Neye itiraz ediyorlar. Bir önceki başbakanı unutkanlık hastalığı ile alaya alanlar, AİHM de ki savunmalarını hatırlamıyorlar mı? Meclis başkanı ise AB aşkından olsa gerek aşkı yıpranmasın diye hemen topu YÖK e attı. Aşığa da bu yakışır. Başbakan ise Fransa dahi olayları türban sözü ile yine Müslümanlara fatura etti, yanlış anlaşıldı. Ulemaya havale etti, yine yanlış anlaşıldı. Sahi başbakan hangi dilden konuşuyor da, Akif BEKİ tercüme etme gereği duyuyor? Yazımızın başındaki fıkra aslında her şeyi anlatıyor aslında. Ama yinede bir soru ile yazımızı bitirelim. Başbakan zina konusunu Brükselde hangi ulemaya sormuştu?
Abdulkadir KARAKOÇ