Tarih araştırmalarında arkeoloji ve belgelerin tıkandığı yerde konuşma dili ve bölgedeki yer isimleri ön plana çıkmaktadır. Kilis Musabeyli İlçesindeki köy ve muhit isimlerinden Türklerin Kıpçak, Kuman (Kaman) boylarının izlerini görmekteyiz. Kilis ilimizin Musabeyli ilçesinin Gündeger köyünün eski adı Kamandır. Kaman orta Asyada ki bazı yerleşim yeri ile boyların adı olarak kuman, kaman, kama diye geçmektedir. Rus tarihçisi Profesör Raim Gumeroviç Kuzeyevin İtil-Ural Türkleri adlı kitabında sayfa 178 de Kıpçakların Başkurdistanda görünmeleriyle ilgili olarak Moğolların Doğu Avrupa fetihleri dönemine aittir. Deşt-i Kıpçak bozkırlarına Moğol öncü birliklerinden daha erken ulaşan korkunç söylentiler, göçebeleri hareketlendirdi. Lavrentyev salnamesinde (1239) Kıpçakların yığınlar halinde Tatarın önünde Bolğar topraklarına doğru hareket ettiklerini anlatmaktadır. Benzeri bilgiler doğu kaynaklarında da yer almıştır. İbni El-Esire göre, Moğol birliklerinin yaklaşmasının hemen öncesinde Kıpçaklar herhangi bir savaşa girmeden kaçıyorlardı; bazıları bataklıklara, bazıları dağlara saklandı, bazıları da Rus ülkesine gitti. Ebul Gazi ise Kıpçakların önemli bir kısmının Urallara ve İtil boyuna yöneldiler. Diye kaydetmektedir. Yine aynı yazarın sayfa 185 de Kara-Kıpçak etnonimi, Başkurtlar dışında, Kırım Tatarları Kırgızlar ve Kazaklar arasında da görülmektedir; Ayrıca Kazaklar esasında Kara-Kıpçak kabileleri en kalabalık ve dal budak atmış kabiledir. Diye belirtmektedir.
Kırım Asıllı Rus Tarihçi Lev Nikolayeviç Gumilevin Muhayyel Hükümdarlığın İzinde adlı kitabının sayfa 109da Guzların doğusunda, İrtişden Tobola kadar uzanan orman-step şeritte Kimak (Kimek) lar oturuyorlardı. Gerek Çinli ve gerekse Müslüman Doğulu yazarlar onlara Kıpçak derler. Kimaklar kalabalıktılar ve boy yapılarını koruyorlardı. Başlarında, 11 vergi tahsildarı yardımcısı olan bir hakan bulunuyordu. Hakanın yazlık otağı Kamanya şehrindeydi. Bu şehrin yeri tespit edilememiştir ve belki de keçe yurtlarından oluşan bir şehirdi. Kimaklar XI. Yüzyıl ortalarında Diyeper (Özü) civarında gözükmeye başlayınca, Ruslar onlara parlak saç renklerinden dolayı (polova kelimesi Ruscada ince kıyılmış parlak saman demektir) poloves adını verdilerse de, Batı Avrupa dillerinde Koman (Kuman) adıyla zikredildiler. Bunlar Orta Asya Hunlarının torunları Çumugun (Çümügün), Kıpçaklar ve Kanlılardan mürekkep bir halk idiler diye yazmaktadır.
Kıpçakları; Orta Asyadan Karadenizin kuzeyinden, Kafkaslardan, Anadoludan ve Balkanlarda görmekteyiz. Tuna köprüleri sahife 106 Kuman-Kıpçak adlarıyla Mısırdaki Memlûkların adları da akrabalık göstermektedir. Memlûkların Kıpçaklardan askere satılmış kölelerdi ve bunlar yavaş, yavaş Mısırın efendileri olmuşlardı. Arap kaynakları bunların adlarını toplu olarak muhafaza etmiştir. Diye yazmaktadır.
A. G. GALSTYAN ın Ermeni Kaynaklarına göre Moğollar adlı kitabın sayfa 51de çevirenin notunda Funduktar diğer ismi Zahir Rüknüd-din Baybars Funduktar (1260-1277)dır Memluk Sultanı, Türk soyundan gelmektedir. Memluk devletinin esas kaynağını Kıpçak köleleri (XIII. Yüzyılda Suriye ve Mısıra özellikle Kıpçakların çok gelmesinden Kıpçak bozkırlarında ekonomik durumların bozulup, kıtlık ve bulaşıcı hastalıkların hayvanları yok etmesi etkili oldu. Bu sebeplerden dolayı Kıpçaklar da, Rusların adetlerine uyarak gençlerini parayla sattılar. (Daha geniş bilgi için bkz. Janos Eckman, Hârezm, Kıpçak ve Çağatay Türkçesi Üzerine Araştırmalar, yayına hazırlayan Osman Fikri Sertkaya, Ankara 1996, s.52, 67; A. Gökbel, Kıpçak Türkleri, Ötüken Yayınları, İstanbul 2000, s. 100) teşkil etti Baybarsın Mısıra bir köle olarak geldiği bilinmektedir. Daha sonra Abâkâ Hanın Memluk Sultanı Baybars için kullanmış olduğu şu ifade de oldukça manidardır. Sen Sivasta satın alınmış bir kölesin; dünya hükümdarına (Moğollara) karşı nasıl muhalefet edebilirsin? Bu cümle Memluk Sultanın Kölemen menşeli olduğunu açıkça belirtmektedir.
Kazakistanın kuzeyinden uzanan Ural dağlarında ve Rusya federasyonu toprakları içinde Kam(ens) adında bir şehir, yine Ural dağlarının batısında uzanan Volga nehri kıyısında kama gölü ve bu gölün güneyine doğru uzanan vadi ve ovalara kama denilmektedir. Kafkaslarda Rusya Federasyonu topraklarından Karadenizin kuzeyinden yer alan Azak Denizine dökülen Kuban Nehri yer almaktadır. Ayrıca Ukrayna ülkesinin Kiev şehri güneyinde Karadenize uzanan bölgede (K)Uman diye bir şehir, Ukraynanın Moldova sınırında Kam-yanets diye bir şehir yer almaktadır. Batıya doğru gidilince, Balkanlarda Makedonyada Üsküp şehrinin kuzeyinde Kumanova diye bir yerleşim yeri bulunmaktadır.
Macar Türkoloğu Prof. Dr. László RÀSONYI nin Tuna Köprüleri adlı kitabından; sh. 127de KAMAN: Ortaçağdaki Rumencede, kelime başındaki Kuman-Kıpçak K-yı çoğu defa g-nin karşıladığına (mes. Gruban, Gojan). Hatta bunun Kuman lehçe olarak hususiyetide olduğuna daha önce atıfta bulunmuştur. Şeklinde ifade etmektedir.
KRASSO-SZÖRENY vilayetinde, 1478de belirli bir rol oynamış ve kraldan milli soyluluk almış olan Gaman ailesi Kuman-knez menşeliydi. Gámán adı eskiden Kaman idi ve çok sayıda başka Kıpçak dilinde ve Kumancada anlamı yaban domuzu, bazende Kahraman idi. Şahıs adı olarak kullanılışına dair birkaç örnek gösterelim: Kazakça Erkaman, ay küçültme ekiyle başkırtca Kamanaydır. Kırgızların Manas destanında KöS Kaman şeklinde
Tuna köprüleri adlı kitap da sahife 1 den Hunlar 375de Don nehrini geçmişler, Hermanarikin hâkimiyeti altındaki Gotları yenerek, beraberlerinde onları da sürüklemiştir. 378de Edirne civarına ulaşan Hunlar, Roma İmparatorluğunun Doğu-Roma ve Batı-Roma diye ikiye ayrılmasını çabuklaştırmışlardır. Askeri bakımdan devamlı hazır oluşları ve gelişmiş atlı taktikleri sayesinde toprağa bağlı Cermen kavimleri ve hatta yüksek kültürlü Romalılar üzerinde dahi üstünlük sağlayabilmişlerdi diye belirtmektedir.
KAMAN adı Orta Asyadan gelen bir Türkçe kelime olduğu gibi, Orta Asyadan Balkanlara kadar geniş topraklarda kahramanlıklar göstermiş bir Türk boyunun adıdır.
Kilis ili Musabeyli ilçesinden bazı muhit isimlerini incelediğimizde; Balikli köyünü arazilerinden ve hemen Musabeyli ilçesi bitişiğinde Saçaklı diye mevki vardır R. G. Kuzeyevin İtil-Ural Türkleri adlı kitapta sayfa 245 de Başkurt Salüt boyunun eski Moğol kökenleri daha sonraki dönemlere ait paralel etnonimlerle de kanıtlanmaktadır. Tuvaların Salçak nahiyesinde bir Salçak boyu vardır. Diye belirtmektedir. Salçak kelimesindeki (L) harfi kalkarak Musabeylide Saçaklı adını almıştır. Yine Ural-İtil Türkleri adlı kitap da sayfa 245 de Salütlerin konuşma dili, Kuzeydoğu lehçesinin müstakil Salzegut (veya Sinara-Karabulak) şivesini oluşturmaktadır. Bu şivenin ses düzeni çerçevesinde; tüm durumlarda z ve z yerine h telaffuz edilmesi temel bir özelliktir: kazar (kazlar) yerine kahtar denilmektedir diye belirtiyor. Balikli köyünün doğusunda yer alan k(ün)ahtar adında bir koruluk bulunmaktadır. Burada k-ile ahtar arasına bir (ün) hecesinin geldiğini ve bir benzerlik oluşturduğunu görmekteyiz.
Yine Musabeyli ilçesi Şenlikçe ve Vıjlı köylerinin kuzeyinde Teştin Deresi adında bir dere yer almaktadır. İtil-Ural Türkleri adlı kitapta sayfa 176 da Kıpçaklar X. Yüzyılda, belki de daha önceleri, güney (Sır-derya havzası) ve batı (İtil boyu ile Güney Rusya bozkırları) yönlerine doğru muhaceret ettiler. Çünkü tam bu sıralarda Sır derya ve Aral civarında ki bozkırlara Deşt-i Kıpçak adı verilmiştir. Kıpçakların yerleşmesi ve yükselişine paralel olarak bu yeni ad batıya doğru yayıldı; X. Yüzyıl sonraları ile X11. Yüzyıl başlarına doğru Avrasyanın oldukça geniş bir şeridi (İrtişdan Tunaya kadar) Kıpçak Bozkırı-Deşt-i Kıpçak olarak adlandırılmaktadır diye belirtmektedir. L. N. Gumilevin Muhayyel Hükümdarlığın İzinde adlı kitabının sayfa 111de Kıpçaklar, Guzları güneye, Peçenekleri batıya, Karlukları güney-doğuya ve Ugorları kuzeydeki orman içlerine ittikten sonra bütün eski Kang-chü toprakarının sahibi oldular ve bu tarihten itibaren de, bu bölgeye, Deşti-Kıpçak yani Kıpçak bozkırı denildi. Deşti(n) deresi buradaki Deşt-i kelimesi ile bir benzerlik sağlamaktadır. Balikli köyünün güney batısında Musabeyli ilçesinin kuzeyinden Haciler (Kulyenli) köyünün doğusunda yer alan Keânyuri adında bir mevki adı bulunmaktadır. L. N. Gumilevin Muhayyel Hükümdarlığın İzinde adlı kitabının sayfa 204de Munke daha sonra Kubanda Alanları yenerek, poleves ordusundan arta kalanları kovayla kovayla Don civarına geldi. Aynı sıralarda Batuda asıl kuvvetlerle Ryazan Knâzlığına gelmiş ve Ryazanı ele geçirmişti. Moğollar, bunu müteakiben Vladimir Knâzlığına saldırdılar ve Suzdalı yakıp yıktılar. Kumandanlarına başkenti savunmalarını emreden Knaz Yuri, kuzeye gönüllü toplamak için gitti. 7 Şubat 1238de Vladimii zaptetmiş olan Moğollar, 4 Martta Sit Nehrinde Yuri IInin topladığı gönüllü milislerle yaptıkları savaşı -ki Yuri de bu savaşta ölmüştür. Diye belirtmektedir. Musabeyli ilçesinin batısındaki Keân(yuri) mevkinin yuri ekiyle Kanaz Yurinin, Yuri ekleri benzerlik göstermektedir.
Tuna köprüleri adlı kitapta sahife 119da Macarisandaki Kuman adları arasında Bajdamer ( bay demir) ve Tamrtas (demirtaş) da var. Orijinal temir kelimesi sık sık derin sesli haline gelmektedir. Basarabanın babasının adı olan Toktomer de böyledir. Barak uzun tüylü köpek. Hasdeunun (Et. Magn.) zikrettigi Prahova vilayetindeki Bárácesci yer adı bundan gelmiştir. Barak şahıs adı sık görülen kelime sonundaki k-~-g- ses değişmesiyle Macaristandaki Kumanlarda da bir boy adı olarak görülmektedir. Kilisin Elbeyli ilçesinin doğu köylerinden Barak mailesi yaşamaktadır.
İtil-Ural Türkleri kitabı sayfa 304 de Başkurdistana gelmeden önce eski Başkurt boylarının (Bacgard-Burcan) etnik ortamında bulunmuş olan Kudey ve Bişbul boyları, köken itibarıyla Türk tür. Diye yazmaktadır. Buradaki Kudey kelimesi de Kiliste Kıdey ve kudey diye geçmektedir.
Yukarıda Kıpçak ve Kuman (Kaman) geçen yerleşim yerlerini Kiliste köy ve muhit ismi olarak görmek tamamen bir rastlantı değil, Kiliste Kıpçak ve Kaman(Kuman) lara rastladığımızı göstermektedir.
Mehmet MISIRLIOĞLU
İnşaat Mühendisi
Faydalanılan Kaynaklar:
1-İtil-Ural Türkleri; Raim Gumeroviç Kuzeyev, Selenge yayınları, (Ruscadan çeviren Arif Acaroğlu), İstanbul-2005
2-Tuna Köprüleri: Prof. Dr. László Rásonyi, Türk Kültürü Araştırma Enstitüsü, Macarcadan
çeviren Hicran Akın 1984-Ankara
3-Muhayyel Hükümdarlığın izinde; Lev Nikolayeviç Gumilev, Selenge Yayınları, Ruscadan çeviren D. Ahsen Batur, İstanbul-2003
4-Kiliste mıntıka isimleri, Mehmet MISIRLIOĞLU
5-Ermeni Kaynaklarına göre Moğollar, A. G. Galstyan, Ekler ve Açıklamalar ile Rusçadan çeviren İlyas Kamalov, Yeditepe yayını, Haziran 2005
Not: Yayınlan yer ve makalenin ismi belirtilmeden alıntı yapılamaz.