Yrd. Doç. Dr. Ahmet Hamdi Kepekçi ile bayramlaştık. Dr. Kepekçi bana göre tam bir Kilis Efendisi! Saygın davranışı karşısında etkilendim. “Yine bir ricam var” dedi. Kurban Bayramındaydık. Eski Kilis bayramlarını anlatmamı istedi.
Şimdi bayram günlerini dile getirmem sayfalar alır. Ama, özü ile sözü ile birkaç anı sıralayabilirim. Efendim, gerek zengini gerek fakiri bu kutsal güne önem verirdi. Bayramdan önce her aile bütçesine göre giyim telaşına düşer, varlıklılar kumaş elbise, orta vasıflılar çülaki elbise, fakirler ise keten elbise yaptırırlar. Aileler yine durumlarına göre, kundura, çizme ve yemeni alırlardı. İş bununla kalmaz, varlıklılar kurban telaşına düşerlerdi. Koyun, keçi ve 7 kurbanlık sığır önceden veya kurban günleri alınarak kesilirdi.
Hele ilk bayram sabahı görülecek gibiydi Musalla! Ahali bayram namazını kılmak için koşardı Musallaya. Bu alanda yükselen ezan ve dualar tüm Kilis’te yansırdı. Bayram namazlarını bir zamanın alim ve hocaları Müftü Halil Efendi, yine merhumlar Müftü Abdullah Çolakoğlu, Mahmut Öğütçü kıldırırlardı. Sesi güzel ve yüksek olan müezzinler de vardı. Vesegilden Hacı Muhammed oğlu Mustafa Efendi, Hacı Hüseyin Atik, İbrahim Cabaoğlu, Abdullah Özbek. Her devirde bu alanda birçok saygın din adamları görev almıştır. Hepsine Allah’tan rahmet diliyoruz. Hafız Abdurrahman Sinanoğlu, Musallanın tanığıdır.
Namazdan sonra akın akın evlerine dönen insanlar, hazırladıkları kurbanları ile kasabın gelmesini beklerlerdi. Zira kasaplar, sırasıyla kesimleri yaparlardı. Bu insanlar, abdest alır ve tekbir getirerek görevlerini ifa ederlerdi. Bazı becerikli kişiler de kendi kurbanlarını keserlerdi. İnanca göre hasıl olan et, baş, ciğer, yürek ve böbrek eşit üç paya bölünür. Bir pay fakirlere, bir pay komşulara, bir pay da evde yemeğe ayrılırdı. Tabi her yerde mangallarda pişen etlerin dumanı yükselirdi. Kelle ve mumbarlar da sonra yapılırdı.
İş bununla kalmaz, özellikle çocuklar cıvıl bayramlık içinde akraba ve yakınlarını ziyaret eder, el öpmesiyle harçlıklarını alırlardı. Büyükler de bayramlaşmaya özen gösterirlerdi. Hele bayram yerleri salıncak, dönme dolap (Nearba)’lara binilerek çocuklar neşeli anlar yaşarlardı. Buralarda üstü hafif kırmızı boyalı Haytalya ve yiyecek ve şerbetler satılırdı.
Kısa bir anımla yazıyı kapatmak isterim. Çocuktum, el öpmeye koşardım. Ata dededen yakınlığımız olan Tekye Camii imamı Merhum Hacı Ömer Beşe Efendiden karşı karşıya geldim. Hemen eline sarılıp öptüm. Bana bir elli kuruş verdi ki, sevincim görmeğe değerdi. Geçmiş ve gelecek bayramlarınız kutlu olsun.
Not: Musalla, Kilis’in kuzeyinde eski mezarlık bitişiğinde bir alandır. 06.09.2017
Seraceddin Zıddıoğlu