Sizde okuduğunuz gibi makalenin başlığı bir toplantıda kamuya ait işletmeleri “Babalar Gibi Satarım” diyen maliye bakanımız Kemal Unakıtan’a aittir.
Ülkemizde yatırımlar durmuş taş taş üstüne konmazken geçmiş hükümetler döneminde yapılanlarda birer ikişer satılmaktadır
Yine maliye bakanımız yakın zamanda yaptığı bir açıklamada tek bir kamu işletmesi kalmayıncaya kadar özelleştirmenin devam edeceğini bildirdi.
Bizlere özelleştirmeyi öneren ülkelerdeki durum ise ABD’de kamunun ekonomideki payı %30 Avrupa ülkelerinde %40 civarındadır. Türkiye’de ise bu oran %20 ye kadar gerilemiştir.
Batılılar globalleşme ve küreselleşme sürecinde devletin elindeki işletmeleri elden çıkartılarak devletin İktisadi yönden içerdeki şirketlerde bile pay ölçümlenemeyecek seviyeye gelmiştir. Ülkemizde yapılan özelleştirmelerde kar ediyor mu birde bunu araştıralım.
Devlet yakın zamanda tekelin içki bölümünü özellestirmiştir. Türkiye'nin çeşitli yerlerinde bulunan 16 fabrikanın yarısını peşin 292 milyon dolara Nural-Limak Özaltın TÜTSAB girişim ortaklığına satılmıştır. Halbuki TEK GIDA İS sendikasından yapılan açıklamaya göre bu fabrikalar yalnızca 2002 yılında tekele 263 milyon dolar katkı saglamıştır. Ayrıca devlet geçmişte bankaların içini doldurup özelleştirdigi Türkiye Petrolleri Anonim şirketinin içine trilyonları koyup özelleştirdigi gibi bu fabrikaların içini doldurmuştur.
Evet bu fabrikaların içinde tamı tamına 182 milyon dolarlık stok mal vardır. Şimdi devlet 295 milyon doları varlık, 182 milyon doları stok olmak üzere 477 milyon dolar olan kurumları maalesef yarısı peşin 292 milyon dolara resmen peşkeş çekilmiştir. Bizde bir söz vardır. “Bu malı sen mi kazandın babandan mı kaldı” denirse, eğer “Babamdan kaldı” derseniz o zaman sen bu malı satabilirsin derler. Şimdi bu satışa tarım kesiminde üzüm üreten binlerce çiftçinin gözüyle bakalım bu sene özelleştirme yapıldı. fabrikayı alan şirket üzümü almayı durdurdu. 2 bin ton üzüm üreticinin elinde kaldı. İki sene evvel 1050 bin lira olan üzüm şimdi 500 bin liraya pekmezciye peşkeş çekiliyor. Bir müddet sonrada maalesef özelliğini kaybeden üzüm hayvan yemi olacak.
Hadi bu sene geçti seneye yeni mahsul üzüm üretildiğinde fabrikayı alan şirket hangi kriteri göz önünde bulunduracak. Devlet bazen oy kaygısı ile bazen de çiftçiyi desteklemek için üzüm maliyetinin üzerinde fiyat verebiliyordu. Halbuki özel sektörde böyle bir kriter yok. Şirketler elde edeceği mahsulü en ucuza mal edip en iyi fiyata satmak isteyecektir. Şimdiden şirketin İran’dan 200 bin liraya üzüm ithal edeceği dedikoduları memleketi sardı. O zaman vay benim çiftçimin başına gelene!
Dün gümrük kotaları ile sanayisine sahip çıkmayan devlet, bugün tarımı dış tehlikelere karşı koruyamıyor ve dünyada kendi kendine yeten 7 ülkeden biri olan Türkiye tarımda da tam bir ithal cenneti oluyor. Bu durum ülkemizin iflasıdır. Ne diyelim Allah bize ferasetli vatansever iş bilen liderler nasip etsin.