Yaşadığımız dönemde, insanlara, iyiyi doğruyu anlatarak,
yanlıştan sakınmalarını tavsiye eden
topluluklar azaldı.
Aslında bu iş birazda zorlaştı, çünkü artık günümüz
Müslümanlarının hayata ve dine bakış acıları değişti.
Onlara Allah’ın emri olan Faiz alıp vermek, Allaha
ve peygambere savaş açmaktır diyorsun, faiz bu dönemin gerçeğidir onsuz ticaret
olmaz diyorlar.
Yolsuzlu, rüşvet, adam kayırma haramdır, hadisi
şerif gereği, devlet malından bir hırka aşıran cehennemliktir diyorsun, bal
tutan parmağını yalar diyorlar.
Yahudi ve Hıristiyanları dost edinmeyin, onlar
birbirinin dostudur diyorsun, kimileri korkudan,
kimileride siyasi ikbal ve dünyalık elde etmek için onlarsız asla olmaz bize
kötülükleri dokunur diyorlar,
Tüm bu
zorluklara rağmen Allahın emri olan Emr-i maruf ve nehy-i anilmünker (iyiliği emredin kötülüğü nehyedin) emrini
yerine getirmemiz gerekiyor, aynı zamanda bu farzı ayin bir ibadettir.
Çünkü Allahü Teâlâ Kur’an-ı kerimde mealen buyurur
ki:
İçinizde, hayra çağıran, marufu emreden ve münkeri
nehyeden bir topluluk bulunsun. İşte bunlar, kurtuluşa erenlerdir. (Âl-i
İmran 104)
Yüce Allah, Kur'ân'ın birçok yerinde müminlerden ilk
önce iyiliği emredip kötülükten sakındırmayı, daha sonra namaz kılmalarını,
zekât vermelerini, Allah'a ve Resulüne itaat etmelerini istemektedir. (tövbe 7)
Hz. Resulullah (s.a.a) bu vazifenin önemini şöyle
açıklıyor: "Kim iyiliği emredip, kötülükten sakındırırsa Allah'ın,
Allah'ın kitabının ve Allah'ın Resulü'nün yeryüzünde ki halifesidir."
Yine peygamberimiz, Birbirinize Müslümanlığı
öğretin! Emr-i bil marufu bırakırsanız, Allahü Teâlâ, en kötünüzü başınıza
musallat eder ve dualarınızı kabul etmez.(Bezzar)
İmam Bâkır (a.s) nakledilen bir hadiste buyuruyor
ki: "İyiliği emredip kötülükten sakındırmak, peygamberlerin yoludur. Salih
ve iyi insanların en önemli programıdır. Diğer farzlar bu farzın uygulanmasına
bağlıdır. Yollar ancak bu emri yerine getirmekle güvenli olur.
Alışverişlerinizin helâl olması bununladır. Bilin ki, iyiliği emredip
kötülükten sakındırdığınız sürece düşmanlarınız insaflı olacaktır. İşleriniz
bir düzene girecektir."
İyiliği emretmek, kötülüğü nehyetmek konusunda
öncelikle yakınlarımız ve sorumlu olduğumuz kişilerden başlamalıyız.
Çünkü Peygamber Efendimiz (Sallallahü Aleyhi ve
Sellem) bir hadisi şeriflerinde; "Hepiniz çobansınız ve hepiniz idare
ettiklerinizden sorumlusunuz." buyurarak, yükümlülüklerimizi bizlere
hatırlatmaktadır.
Tabii bu sorumluluğumuzu üslup ve nezaket içerisinde
yerine getireceğiz.
Bu konuda peygamber efendimiz (SAV)
"Kolaylaştırın, zorlaştırmayın. Müjdeleyin, nefret ettirmeyin. Uyuşun,
ihtilafa düşmeyin. İnsanlara yumuşak davranın, şiddet göstermeyin." şeklinde emretmişlerdir.
Yine; İbn Abbas dan (ra) rivayet edilen bir hadisi
Şerifte de "Küçüğümüze şefkat
etmeyen, büyüğümüze saygı göstermeyen, iyiliği emredip kötülükten de
nehyetmeyen bizden değildir." Demiştir.
Hz. Ali (a.s) ise şöyle buyurmaktadır: "Dinin
intizamı iyiliği emredip kötülükten sakındırmaya bağlıdır." (3)
Zeyneb bint-i Cahş -radıyallâhu anhâ- der ki:
Peygamber Efendimize:
“Ey Allah’ın Resulü! İçimizde sâlihler bulunduğu
hâlde biz helâk edilir miyiz?” diye sordum.
Resûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- şöyle
buyurdu:
“Fısk ve fücûr (günahlar) çoğaldığı vakit, evet!” (Buhârî, Enbiyâ, 7)
Ne diyelim içimizdeki beyinsizler yüzünden bizi
helak etme Allah’ım
ALAİDDİN ÖZKAR 18.04.2021