Muharrem ayı yas ayıdır,
matem ayıdır, Hazreti Peygamberin biricik torunu İmam Hüseyin'in kendini sözde
Müslüman sayanlar tarafından makam mevki uğruna 72 yareni ile birlikte hunharca
katledildiği Kerbela hadisesinin yaşandığı aydır Muharrem ayı.
İnsanlık tarihine sürülen
kapkara bir lekedir kerbela vakası…
Muharrem'in ayı aynı zamanda tarih boyunca pek çok olayın
vukû bulduğu bir aydır:
Hz. Âdem'in tevbesinin
Allah tarafından kabulü, Hz. Musa'nın kavminin Firavun'un gazabından
kurtulması,
Hz. Nuh'un gemisinin
karaya kavuşması,
Aşura çorbasının yapılarak
Tufan'dan kurtuluşun kutlanması,
İbrahim Peygamber'in
doğumu,
Süleyman Peygamber'in tevbesinin
kabulü ve mülkünün kendisine iadesi,
Eyyub Peygamber'in
dertlerinin şifa bulması,
Yunus Peygamber'in balığın
karnından çıkması...
Hz. İsa (a.s.) o gün
dünyaya gelmiş ve o gün semaya yükseltilmiştir.
Bu zikrettiklerimizin tamamı, Muharrem ayının 10'una denk
gelmektedir.
Fecr Sûresi'nin 2.
ayetinde geçen "on geceye yemin olsun" ifadesinin tefsirinde, ayette
geçen on gecenin Muharrem ayının ilk on günü olduğu beyan edilir.
İnsanlığın kurtuluş
sembolü olan 10 Muharrem günü, 'kan dökülmez, cana kıyılmaz, hiçbir canlının
hayatına kast edilmez' Prof. Dr. Haydar Baş'ın İmam Hüseyin adlı kitabında
kerbela vakıası en ince ayrıntısına kadar anlatılmıştır
''10 muharrem'de insanların canını, malını, namusunu koruması
ve kollaması gerekenler Âlemlere Rahmet Hz. Muhammed'in (s.a.v.)
"oğlum" dediği Hz. Hüseyin'i (a.s.), onun çocuklarını, aile efradını
ve sülalesini soykırıma tutup şehit ettiler.
Bugün de Müslümanlara
düşen vazife Hz. Hüseyin'in (a.s.) matemini tutmaktır.
Hakikatte Peygamber
Efendimizin yolundan gitmemiz gerekir. Ehl-i Beyt'in matemini tutmaya mecburuz
ve de memuruz.
Kerbela katliamının
gerçekleştiği günden beri yapılan vahşet unutturulmamış; İmam'ın (a.s.)
şehadeti, neden kıyam ettiği, neden öleceğini bildiği halde Kerbela yolculuğuna
çıktığı asırlar boyunca dilden dile, gönülden gönüle aktarılmıştır.
O büyük İmam, bunu, kanını
akıtarak sağlamıştır. Allah şefaatlerinden ayırmasın.
Kerbela katliamı,
maymunlarla oynayan, aile efradıyla ilişkiye giren, Çarşamba günü Cuma namazını
kıldıran Yezid'in, İslam ümmetine halife olamayacağının dünyaya haykırıldığı
gün olmuştur.
Bugün dahi İmam Hüseyin'in
şehadeti konuşuluyor, Yezid'in yaptığı vahşet anlatılıyorsa, bu İmam Hüseyin'in
hak İmam olduğunun da ispatıdır esasen?
Hüseynî mantık budur.
Allah rızasını umarak,
sırf Allah rızası için kanını, canını, evladını, akrabasını, malını hiçe
sayabilmek? İslam'ın doğruları rayından çıkmasın, ümmet yanılmasın diye kendini
feda edebilmek?
Hakkın bâtıl ile
örtüldüğü, doğrunun yalanlar ile gizlendiği dönemler gördü İslam tarihi.
Gadir-i Hum günü hilafeti
ilan edilen, 120 bin sahabenin duyduğu vasi tayininin 3 ay sonra unutulmasına
şahit oldu.
Resûlullah'ın "Ehl-i
Beyt'im" dediği Hz. Fâtıma'nın, Hz. Ali'nin, Hz. Hasan'ın, Hz. Hüseyin'in
ümmetin nazarında yok sayıldığı günlerden geçti.
Yine İslam tarihi; İmam
Ali Efendimizin velayetinin unutturulduğu; Ehl-i Beyt'in gizlendiği; camilerden
Hz. Ali'ye küfredildiği ve "koltuk elden gidecek" kaygısı ile Masum
İmamların hapislerde süründürüldüğü, can endişesi yaşadığı günlerden geçti.
Hz. Hüseyin Efendimizi, 72
ok ve kılıç darbesi ile şehit ettikten sonra onun mübarek vücudunu çırılçıplak
bıraktılar, başını gövdesinden ayırdılar, mızrağa taktılar ve bedenini atlara
çiğnettiler.
Dini, halifelik koltuğu
uğruna kullanan zihniyet yaptı bunları?
Hz. Hüseyin mazlumdu.
Çünkü 72 yâreni ile çıktığı yolculukta, öleceğini bile bile 30 bin kişilik
Yezid'in ordusu ile savaşmış; kanını, yanlışları ikaz için esirgememiştir.
Üstelik onun kanı, sadece
Yezid gibi din ile alakası olmayan bir kişinin iktidarına kıyam değil, Sakife
ile başlayan sapmayı durdurmanın tek yolu olmuştur.
Şehadete yürüyeceği günün
sabahında karşısındaki Yezid ordusuna bir konuşma ile Ehl-i Beyt'in önemini ve
onlara itaati anlatmıştır.
Bu konuşmanın netice
vermeyeceğini gören İmam (a.s.) şu duayı buyurmuştur:
"Allah'ım! Biz
Peygamber'in (s.a.v.) Ehl-i Beyt'i, O'nun torunları ve yakınlarıyız. Allah'ım!
Bize zulmeden ve hakkımızı gasp eden kimseleri zelil ve mahvet!" amin (Maktel-i Harezmî, c.1, s.249; Prof. Dr.
Haydar Baş, İmam Hüseyin)
ALAİDDİN ÖZKAR 07/09/2019