Aziz milletimize üç yıllık AKP hükümeti icraatları sonucu kültür ve medeniyetinden çok şeyler kaybettirildi. Adeta kültürel değerleri yolunup budanıyor. Bunlardan bir kaçını sayar isek mesele inşallah daha iyi anlaşılacaktır.
Bu milletin imanın olmazsa olmaz şartı ,adına mevlitler yazdığı ve anam babam sana feda olsun dediği alemlere rahmet Hz Muhammed (sav) in tevhid cümlesinden adını sildi.Bu yetmedi, getirdiği İslam son fakat tek hak din olmaktan çıkarıldı.Cuma hutbelerinde imamlar Allah katında tek din İslam dır ayetini okumuyor.İslam tek hakk dindir diyenler diyanetten sorumlu devlet bakanı tarafından kafir ilan edildi.Sahi bu bakanın memleketi neresi? Kimlerden dir? Din Kültürü kitaplarında Efendimizin Veda Hutbesi çarpıtıldı. Ümmetine delalete düşmemesi için sarılması gerektiği sünnet artık yok. Hz Muhammed (sav) in Hıristiyanlara benzemek için olsa gerek din dersi kitaplarında resim edilmesi tarihe kara bir leke olarak geçmiştir. Sayın Başbakan kilise havra temelleri atmalarına devam ediyor. Bu aziz milletin tarihinde böyle kara bir leke yoktur.
Yavru vatan Kıbrıs AB hayalleri uğruna sırtımızda yük olarak gösterildi. Vatan topraklarının yabancılara satılması emlaki bir alış veriş olarak gösterildi. Sevgisi imandan olan ve bu milletin ana kucağından ayırt etmediği vatanı, biz görmedik fakat birileri babasından gördüğü gibi babalar gibi satıyor. Bu satışlardan bir milyar dolar kazandık diye de iftihar ediliyor. Vatan sevgisi Kıbrıs ve toprak satışları ile yolundu.
Peki ya namus AKP tarafından nasıl tanımlandı. Zina serbest. İmam nikâhı yasak hem kıyana hem de kıydırana hapis cezası var. Bu milletin binlerce yıldır kültüründe geleneğinde olan başörtüsüne hapis cezaları getirildi.
Bütün bu kültürel değerlerin yolunmasından sonra AKP hükümeti yoksul ailelere kömür dağıtıyor. İftar çadırlarında boy gösteriyor. Bu olaylar bana Stalinin tavuk fıkrasını çağrıştırıyor.
Rus diktatör Stalin yanındaki yalakalarına sormuş; Dostlarım. Söyleyin bakalım halkın yönetime baş eğmesi, kayıtsız, şartsız itaat etmesi için yöneticiler ne yapmalı, nasıl davranmalıdır. Her kafadan bir fikir çıkmış. Masada bulunanlar, adaletten, haktan söz etmiş, demokrasiden, hapisten konuşmuş. Stalin, beğenmemiş adamlarının yanıtlarını ve votkasından bir yudum çekerek garsonlardan kendisine bir canlı tavuk getirmelerini istemiş. Stalin gelen canlı tavuğu, bağırta bağırta, canlı canlı tüylerini yolmaya başlamış. Korku ve acı içindeki yolunmuş tavuk masa altlarında ve ayakların arkasına saklanmaya başlamış. Stalin bu arada bana bir avuç mısır getirin diye emretmiş. Kendisine getirilen mısırı tavuğun önüne atmış. Zavallı tavuk, bu bir avuç mısırı yedikten sonra, Stalinin peşini bırakmamış ve tüylerini yolmuş olmasına rağmen nereye gitse onu takip etmiş.
Ne dersiniz aziz milletim kültürel değerlerimizi yolan bütün bir millete dilencilik yaptıran AKP nin mısırlarını yüzüne çarpmak zamanı gelmedi mi ?
Abdulkadir KARAKOÇ