O şerefli ve kanla yazılmış bayrağımızın üzerinde kirli ayaklarıyla gezinme cesareti gösteren Erivan?lı sözde komşularımız olan devletin bu çirkin görüntü vermesine, doğrusu şaşmamak mümkün değildir. Hem de devlet eliyle yapılan sözde soykırım törenlerinde yere serilen o Türk Bayrağının ay yıldızlı sülüeti üzerinden kirli ayaklarıyla geçenler bunun bedelini ağır ödemeye mahkûmdurlar.
O Bayrak öyle ucuz kazanılmış, bayrak değildir. Kanla, irfanla yazılmış bir tarihin bayrağıdır. Gerekirse bu halk yine gözünü kırpmadan öylesine güzel bayraklar yaratır ki, yeter ki damarına basılmasın. Yunan Ordusunun İzmir?de yenilgisi sonrası Kordon boyuna çıkan Atatürk?ün önüne serilen Yunan Bayrağını çiğneyerek geçmesi söylendiğinde o koca kahraman Türklüğün dev insanı, daha bayrağın yere serili olduğunu görür görmez etrafına şu emri verdi.
KALDIRINIZ; O BAYRAĞI YERDEN. BAYRAK BİR ULUSUN HER DÖNEMDE SİMGESİDİR. ONLAR YENİLMİŞ OLSA DA BİR SAVAŞ SONRASI NETİCESİDİR. O BAYRAĞI LAYIK OLDUĞU YERE KOYUNUZ VE TESLİM EDİNİZ?
Biz böyle bir neslin çocuklarıyız. Sizler ise, sulh zamanı bile olsa içinize sindiremediğiniz bir olayın muhatabı gibi bizleri karşılayıp bayrağımızı çiğneme cesareti gösterdiğinize göre ne kadar küçüldüğünüzün elbette farkında olmalısınız. Eğer yeniden bizimle savaşmak ve vuruşmak istiyorsanız bayrağımızı çiğneyerek değil de erkekçe sınırlarımıza dayanarak buyurun geliniz ve Mehmetçiğin o zaman bayrak uğruna neler yaptığını göreceksiniz.
Bir ülkenin namusu olan bayrağı siz ki böyle sahiplerinin çok uzaklarda olduğu günlerde çiğneme cesareti gösterdiğinize göre, korkaklığınızın arkasına sığınıp hareket etmeyiniz, ortaya çıkınız, bir bildiğiniz varsa, haykırınız ama bayrağımızı çiğneyerek değil, bileğinize güvenerek bu işi yapınız. Yazıklar olsun size. Biz geçen yıllarda sebepsiz yere öldürülen bir Ermeni vatandaşımız için, türküler ve ağıtlar yaparken siz yıllar önce hayali uydurulan bir soykırım tutturmuş gidiyorsunuz. Üstelik arkanıza bütün dünya devletlerini de alarak, hareket ediyorsunuz. Bu işten zararlı çıkacağımızı bile bile yaptığınız bu hareketin bedelini çok ağır ödemeye, bilesiniz ki mahkûmsunuz. Eğer tarih biliyorsanız ve okuyorsanız Türk Tarihinin Kurtuluş ve Çanakkale savaşlarını okuyarak bayrakları uğruna verdiği mücadele inceleyiniz ve ondan sonra bayrağını çiğneme cesaretini gösteriniz.
Biraz izan ve komşuluk incelikleriniz varsa, kaldırınız o bayrağı yerden, öpünüz ve en yüksek direklere taşıyınız.
Zira şair diyor ki:
BAYRAKLARI BAYRAK YAPAN ÜSTÜNDE Kİ ALDIR;TOPRAK UĞRUNA ÖLEN VARSA ORASI VATANDIR?
Kaldırınız bayrağımızı yerlerden ve onu layık olduğu yükseklerde dalgalandırınız. Yoksa bizi o bayrağı gelip yerden kaldırmaya mecbur etmeyiniz. O zaman kendi bayrağınızdan da olur ve son pişmanlığınızın nelere mal olduğunu görürsünüz. Karşınızda güçlü bir devlet ve Atatürk Milleti olduğunu unutmayınız!
Ayaklarınız ve elleriniz kırılsın, fakat ne yazık ki, iki kuruş etmez bir devlet statüsü içindesiniz, bu tür çırpınışlarınızla kendinizi bir yerlere taşımak istiyorsunuz. Taşıdığınız yer ancak ve ancak foseptik çukuru olur ki, orada ne bayrağınız ne de haysiyetiniz kalır.
İyi düşünüp ona göre karar veriniz, zira son pişmanlığınız biraz değil çok pahalıya mal olur.
NEJAT TAŞKIN