Vatanın büyük felaketlere uğradığı bir devre tanıklık eden M. Akif bütün bu ızdırapları derinden hissederek, üzerine düşen vazifeyi yapmak için her şeyini feda etmiştir. Vatanın işgal altında bulunmasından dolayı milli mücadele yıllarında ülkenin çeşitli bölgelerine giderek halka umut aşılamaya çalışmıştır.
Gerek ortaya koyduğu eserleri gerekse vermiş olduğu vaazlarında "vatan sevgisinin imandan geldiği" düsturuyla hareket ettiği açıkça görülmektedir. Hatta kendisini davasına adayan her insan gibi M. Akif de hiçbir yerde barınamamış yani barındırılmamıştır. Milli Mücadele yıllarında Sebilürreşad adında gazete çıkarmıştır. Milli Mücadelenin meşruluğunu bütün dünyaya kabul ettirmek, halkı bilinçlendirmek ve cesaretlendirmek için çıkarılan bu gazete yurdun dört bir tarafındaki yokluk içindeki insanlarımıza umut ışığı olmuştur.
İstiklal savaşı yıllarında yurdun dört bir köşesinde görev yapan M. Akif kendi gönlüyle T.B.M.M den bir buçuk aylığına izin alarak stratejik önemi olan Kastamonu ve İnebolu'ya gitmiştir. Zira bu iki kent kaybedilirse Ankara'ya ikmal yapılması imkânsız olacaktı. Bu yüzden İstiklal Savaşı' nı kaybetme riskiyle karşı karşıya kalacaktık. M. Akif şehir halkıyla sıkı temaslar yaparak, civar kasaba ve köylerin birçoğunu dolaşarak düşmana karşı başlatılan hareketin önemini anlatarak: insanların bu mücadeleye daha sıkı sarılmasını sağladı. Mustafa Kemal Paşa M. Akif'in Kastamonu'da yaptığı konuşmalar için;
"Sevr muahedesinin memleket için ne kadar feci bir idam hükmü olduğunu, Sebilürreşad kadar hiçbir gazete memlekete neşredemedi. Manevi cephemizin kuvvetlenmesine Sebilürreşad' ın büyük hizmeti oldu. Şahsınıza teşekkür ederim demiştir."
O günlere tanıklık eden Ömer Rıza Doğrul da M. Akif için;
"Onun bu sırada iradettiği mevizeler bütün Türk Milleti tarafından dinlendi ve onun sesini işitenler arasında milli savaşa inanmayanlar inandılar, karşı gelmek isteyenler uyandılar ve milli savaşı köreltmek isteyenler, milli savaşa yâr-ı can oldular. Bu yüzden ona Milli Savaşın Manevi Kahramanı deniyor."diyerek M. Akif'in Milli Mücadelede ne kadar etkili bir insan olduğunu vurgulamaktadır.
M. Akif'in günümüzle olan ilişkisine baktığımız zaman içinde bulunduğumuz zamanın Kurtuluş savaşı yıllarından daha ağır şartlar içerdiğini görmekteyiz. Milli Mücadele dönemi ve öncesinde ellerinde kanlı tüfekler, tanklar ile karşımıza çıkan M. Akif' in deyimi ile
"Nerde gösterdiği vahşetle bu, bir Avrupalı!
Dedirir yırtıcı, his yoksulu, sırtlan kümesi,
Varsa gelmiş, açılıp mahbesi yahut kafesi!"
Sözde medeniyet mümessili Avrupalılar günümüzde IMF, AB gibi daha tehlikeli silahlar ile insanlarımızın hayatlarına kâbus gibi çökmüştür. Hiç bitmeyen istekleri ve karşı olanları acımasızca sindirme politikaları yüzünden tarih boyunca görülmeyen teslimiyetçi bir zihniyet insanlarımızı etkisi altına almıştır. AB, IMF, ABD nin dayattıkları istekleri karşılamak için kimliğimizden, dinimizden, toprağımızdan, insanımızdan ve her türlü değerlerimizden teker teker vazgeçmek durumundayız. İşin en korkunç tarafı ise insanlarımızın bütün bu olan bitenleri tam olarak kavrayamadıklarından olsa gerek normal karşılamasıdır. Oysa M. Akif Milli Mücadele yıllarında bu günleri görerek ne güzel bir tespitte bulunmuştur. Bakın ne diyor büyük usta "Dalalete düşmüşlerden başka kim Tanrı'sının rahmetinden ümidini keser!".Şu anda içinde bulunduğumuz ortamı ve bîtap hâlimizi bu tek cümleyle özetlemiştir. Biraz aynaya bakıp "Ben kimim?"sorusunu kendimize sorup doğru cevabı bulduğumuz zaman nasıl bir dâlalete düştüğümüzü daha iyi anlayacağız. O zaman bu bilinçle tekrardan gerçek kimliğimize kavuşacağız.
Ey! Bu topraklarda lazıyla, çerkeziyle, tatarıyla, kürdüyle aynı bayrak altında yaşayan insanımız Vakit uyanma vaktidir! M. Kemal Paşa, M. Akif ve arkadaşlarının; son nefeslerine kadar ülkesini savunan şehitlerimizin bize bırakmış olduğu bu kutsal toprakları, bayrağımızı, İstiklal Marşımızı kaybetmemek için gün. Tek bilek tek yürek olma günüdür.
İhsan YILMAZ