AB komisyonları, resmen dişini göstermeye başladı. Kimi politikacı, kimi aydın ve kimi de Müslüman kılıklı diyalogcu namlı Papalık taşeronları ve sirk palyaçoları zil takıp oynayabilirler.
AB, Dicle ve Fırat sularının yönetimini istiyor. AB, Ankaradakilerin ham AB hayallerinden istifade ederek resmen suyun başına konmak istiyor. Kürdistan patenti altındaki yeni sınır komşumuz ABD ve İsrailde işi içinde elbette
Zira ABDnin global stratejik raporlarında, 2015 yılına doğru su sorununun Amerikan ulusal güvenliğini çok daha fazla etkileyeceği ve tehdit edeceği vurgulanıyor.
1991 Madrid Barış Konferansının en önemli başlıklarından biri de su idi. Tabii ki, Dicle ve Fırat suları
O günden bu taraf çok sular aktı.
AB Katılım Ortaklığı Belgesinde Dicle ve Fırat sularının yönetiminin uluslar arası özel statülü bir idareye devredilmesi talebi gündem edilmişti, Türkiye bu talebin altına imza atmıştı.
1991 Madrid Barış Konferansının en önemli başlıklarından biri de su idi. Tabii ki, Dicle ve Fırat suları
O günden bu taraf çok sular aktı.
AB Katılım Ortaklığı Belgesinde Dicle ve Fırat sularının yönetiminin uluslar arası özel statülü bir idareye devredilmesi talebi gündem edilmişti, Türkiye bu talebin altına imza atmıştı.
Dicle ve Fırat suyu, sade su değil Stratejik su.
İsrailin Arz-ı Mevud-Tanrı Yehova tarafından vaad edilmiş topraklar inancı, bu su havzasında yeşermektedir.
Dicle-Fırat havzası onlara göre arz-ı mevuddur.
Dicle- Fırat suyu, ihtilaf yumağı halindedir.
Ne mi olacak?
AKPnin kabul ettiği 3 Ekim Çerçeve Belgesinde karar açık:
Türkiye gerekirse yargılanacak.
Madde aynen şöyle: Türkiye, iyi komşuluk ilişkileri konusundaki koşulsuz taahhüdü ile süregelen sınır anlaşmazlıklarının gerektiğinde Uluslararası Adalet Divanının yargı yetkisi de dahil olmak üzere, Birleşmiş Milletler Sözleşmesinde yer alan anlaşmazlıkların barışçı yollarla çözümlenmesi ilkesine uygun olarak çözümlenmesi yönündeki yükümlülüğünü yerine getirecektir.
Bu çerçeveyi AKP hükümetine hazmettiren AB, Türkiyenin tarama ve müzakere sürecinin yol haritası niteliğindeki yeni Katılım Ortaklığı Belgesine Dicle- ve Fırat suyunu kritik talepler kısmına yerleştirdi. 9 Kasımda yayınlanacak.
Ortadoğuda suyun petrolden daha değerli olduğunu artık bilmeyen yok herhalde. İşin içine, AKPnin kara sevdalısı AB, yeni komşumuz ABD ve arz-ı mevud inancının sahibi İsrail de girince; siz varın hesap edin Dicle-Fırat havzasındaki gümbürtüyü.
Türkiye, Fıratın debisinin yüzde 88ni, Diclede yaklaşık yüzde 50sini kontrol ediyor. 1981 yılında, dünyanın en büyük beşinci barajı olan Atatürk Barajını da içine alan ve GAP kompleksi, fon yetersizliği sebebiyle belki, 2010, belki de 2020de bitirilecek.
Ama GAP daha bitmeden, global odaklar, suyu bulandırdığımızı söylemeye başladı.
Suyun başına konmak istediklerini resmen ilettiler, iletiyorlar.
Gerekirse Laheyde yargılanmayı dahi bize kabul ettirdiler.
Bizimkiler kafa salladılar.
Yavuz hırsızlar ev sahibini bastırdıkça bastırıyorlar.
Vatikan ve AB taşeronu bizim sirk palyaçoları ise bayram yapıyorlar. Bu AB hayalcilerinin koltuklarını seçim sandığında başlarına yıkıp Meclisten kovmadıkça; Türk Milleti, gün yüzü görmeyecek, rahat uyku uyuyamayacaktır.
Bunu da ancak Bağımsız Türkiye diye haykıranlar, Milli Ekonomi Modelinin sahibi olanlar, sivil-asker tek bilek tek yürek olmak şart diyenler başarabilir.
Milletimiz bu gerçeği görmüş olacak ki, son AKP tecrübesinin üstüne tüm yüreğiyle Bu sefer BTP demeye başladı.
Dünyanın gelip dayandığı vahim noktalara ve Türk Milletinin tarihindeki asalet ve yüreğindeki samimiyete bakılırsa, tarihin dönüm noktası Bu sefer BTP parolasında saklı.
Dilerseniz bu parolayı tüm gönüllere yayalım.
Türk Milletine bu parolayı verelim: Bu sefer BTP.
Dünyanın gelip dayandığı vahim noktalara ve Türk Milletinin tarihindeki asalet ve yüreğindeki samimiyete bakılırsa, tarihin dönüm noktası Bu sefer BTP parolasında saklı.
Dilerseniz bu parolayı tüm gönüllere yayalım.
Türk Milletine bu parolayı verelim: Bu sefer BTP.
MEHMET EMİN KOÇ