Kurtuluş savaşında düşman Urfaya doğru yaklaşıyor, kahvede oturan köyün efelerine haber ulaşıyor düşman Antep sınırından Urfaya girdi herkesten garip bir ses; bir şey olmaz. Bir gün sonra düşman şehre girdi yine aynı hal; bir şey olmaz, akşama doğru düşman mahalleye girdi. bir şey olmaz aradan çok kısa bir süre geçiyor geliyor haberci düşman isot (biber) tarlalarına girdi.bunu duyan Urfalım Allah Allahnidaları ile vay demek isot tarlasına girerler haa..diyerek kazma kürek yaba bıçak silah ne bulduysa düşmanı çok kısa sürede layık olduğu yere gönderir. Şimdi herkeste ki isot tarlası ölçüsü nedir bilemez olduk.Belki de inceldiği yerden kopar. Ama bildiğimiz tarihin de yazdığı çok güzel bir şey var Türk Milletinin sabrı kolay taşmaz, taşarsa da onu durduracak kuvvet bulunmaz.
Şimdi bu meseleyi niçin anlattığımıza gelelim. AKP Hükümeti 31.10.2006 tarihinde Tohumculuk Kanunu adı altında çıkardığı 5553 sayılı kanun ile memleketin bütün tarlalarını işgale açmış oldu. Nasıl mı işgale açıldı diye merak ediyorsunuz. İşte size Savaşsız bir işgalin kanuni yolu.Çünkü yeni tohum kanunu ile yıllardır atalarımızdan dedelerimizden günümüze kadar seçerek beğenerek günümüze kadar gelen tohumları satmak yasak.O tohumlardan elde edilen ürünleri satmak yasak.
Çünkü artık Bakanlıktan yetki almadan tohumluk yetiştiren, işleyen, satışa hazırlayan, dağıtan veya satan kişi veya kuruluşlara, onbin Yeni Türk Lirası idarî para cezası verilir. Fiilin tekrarı halinde para cezası iki kat olarak uygulanır. Bu tohumluklara Bakanlık tarafından el konulur ve bu tohumlukların müsaderesine sulh ceza mahkemesince karar verilir. Müsadere edilen tohumlukların imha edilmesine karar verildiği takdirde, imha işlemi masrafları bu fiilleri işleyenlere ait olmak üzere, Bakanlık tarafından gerçekleştirilir.
Peki diyeceksiniz kardeşim sende bakanlıktan yetki ve izin alarak sende tohumunu sertifikalı yap diyeceksin. Tabi olur AKP nin tarım politikaları ile sürünen günlük maişetini zor karşılayan sade vatandaşın Tohumlukların Kaydı, Üretimi, Sertifikasyonu, için aşağıda sayacağımız bürokratik işlemlerin dışında bakın hangi ücretleri ödemesi lazım
1- Başvuru inceleme ücreti.
2- Tescil ücreti.
3- Üretim izni ücreti.
4-Standart tohumluk kayıt ücreti.
5-Genetik kaynaklar kayıt ücreti.
6- Sertifikasyon hizmetleri ücreti
7- Tarla kontrolleri ücreti.
8-Laboratuar kontrolleri ücreti.
9-Belgelendirme ücreti.
10-Etiket ücreti.
11-Yayın ücretleri.
12- Diğer ücretler.
Tabi ödenen bütün bu ücretlerin her hangi bir aşamasında sertifika alamamayı da göze alacak. Bakanlıkça belirlenen tohumluk özel üretim alanları sınırları içerisinde kurallara uymadan tohumluk veya bitkisel ürün yetiştiren kişilere üçbin Yeni Türk Lirası idarî para cezası verilir. Bu ekilişler, masrafları üretimi yapanlara ait olmak üzere, Bakanlıkça söktürülür ve gerektiğinde imha edilir. Evet bütün bu gerçeklerden çıkan tek bir sonuç var. Ülkemin tarımı, tohum piyasası İsrail ve ABD menşeli tohum tekellerinin eline geçmesi demektir. Aynı kanunun bir benzerini ABD Irakı işgal ettikten sonra, dikkatinizi çekiyorum, işgalden sonra Irakta yürürlüğe koyabilmiştir.
Sahi biz ne zaman işgal edildik?
Abdulkadir KARAKOÇ