3.Kasım.2002 günü seçilerek milletvekili sıfatıyla Ankaraya gidenler, ilk günlerini, partilerini, milletvekili arkadaşlarını, meclis çalışanlarını, çevreyi tanımakla geçirsinler. Çok dinleyip az konuşsunlar. Siyasi ikballerinin(!) devamı için; en yakınındaki vekil arkadaşından başlayarak, özelikle genel başkan yardımcısı ve grup başkan vekillerinin duyacağı şekilde, partisine ve genel başkana büyük bir sadakatle bağlı olduklarını her fırsatta ifade etsinler. Genel başkan ile karşılaşınca, iki elini vücudunun iki yanına yapıştırarak, hem baş ile hem de vücudu ile eğilerek selamlamayı asla unutmasınlar. Genel başkanla tokalaşmak çok önemlidir. Kim, genel başkanla tokalaşırken fotoğraf çektirip, büyütülmüş bir kopyasını TBMMde ki odasına önce asarsa, o öncelik almış olur. Yanız, haddini bilip, genel başkana yakınlığın dozunu da kaçırmamak gerekir. Çok yakın olmayı başaranlar, tüm genel başkan yardımcılarının ve grup başkan vekillerinin şimşeklerini üzerine çekerler. Grup toplantılarında, genel başkanını dikkatle dinle, onun ne demek istediğini, hangi konular üzerinde çok durduğunu saptamaya çalış. Konuşma sırası sana gelirse, genel başkanın önem verdiği konuları aynen olmasa da pekiştirerek tekrarla, doğru olmasa da, genel başkanın çok isabetli kararlar verdiğini ve uzak görüşlü dahi bir politikacı olduğunu ifade et. Konuşmanı yaparken, başka hiç kimse yokmuş gibi hep genel başkanına bakarak konuş. Ne konuştuğun önemli değil, yeter ki genel başkanın hoşuna gidecek tarzda konuş. Politika ve yeni fikirler üretemiyorsan, en azından genel kurul toplantılarına devamlılık göster ve grup başkan vekillerini iyi takip et. Onlar elini kaldırırsa kaldır, indirirse indir. Onlar her türlü kararları senden iyi düşüneceğinden, ayrıca senin düşünme zahmetine katlanmana gerek kalmayacaktır. Muhalefet tarafından, genel başkanına sataşma olursa, en büyük hiddeti sen göstermelisin. Şayet kısmet olurda, genel kurulda, dönem boyunca bir iki defa, beş dakikalık kişisel konuşma şansına kavuşursan, ( ki konuşma metnin önce parti grubu tarafından incelenecektir) konuşmanın arasına seçim bölgendeki bir iki sorundan, partini rahatsız etmeyecek biçimde söz etmeye çalış. Gazetecilere konuşurken çok dikkatli olmalısın. Zira onlar seçmenlere pek benzemez. post ve dost sözünü unutma. Gazetecilere söyleyeceğin her kelimeden sorumlu tutulacağını bilmelisin. Sonra, Ben dememiştim. Öyle demek istememiştim yakınmaları boşuna çaba olabilir. Gazetecilerle konuşmanın, basında çıkmanın, ahkam kesmenin, hele poz poz resimlerinin yayınlanması çok hoşuna gitse de, bundan dolayı bir çok sıkıntılarla da karşılaşabilirsin. Kamerayı görünce hemen toparlan, objektife hep gülerek bak. Evinde geçirdiğin mutlu saatler hariç, hep bir kameranın seni takip edebileceğini sakın aklından çıkarma. Bunun yanında, gazetecilerle iyi geçin. Zaman zaman onlara , bazı milletvekillerinin görüşü ve isminin açıklanmasını istemeyen vekil sıfatı ile ufak tefek parti içi bilgiler ver. Parti içersinde akıbeti belli olmayan hizip grupları içersinde yer alma, onlardan vebalı gibi kaç. Muhalefetle ilişki kurma. Doğruları kendine sakla , hiç kimse ile paylaşma, yerin kulağının olduğunu unutma. TBMMde ki küçücük odan, seçim bölgenden gelen seçmenlere dolup taşacaktır. Onlara hiç bir zaman yok, hayır, olmaz, kanun, hak-hukuk kelimelerini kullanma, evet, tabi ki, hemen, olur, hallederiz, kolay kelimelerini çok kullanmalısın. Onlara, çay, kahve ikram etmeği, yenmek saati ise, onları meclis lokantasına götürmeyi ve hesap pusulasını göstermeden ödemeği ihmal etme. Seçmenlerinle beraberken başını dik tut, göğsünü dışarı çıkart , göbeğini içeri çek, etrafa yukarıdan bak ve meclis çalışanlarına küçük emirler ver. Büyük dağları olmasa da, ufak tefek tepeleri senin yaptığına onları inandırmaya çalış. Onlara, bürokratları nasıl dize getirdiğini anlat, inanmazlar diye endişe etme, sen anlat. Seçim bölgesinden gelenler eğer parti teşkilatından ise, onlara daha büyük ihtimam göster. Seçilmeden önce, kişilerin ve seçim bölgenin her türlü sorununu halledeceğini zannederek futursuzca verdiğin sözleri yerine getiremeyeceğini anladığını belli etme. Ailen vekilliğin süresince seni, askerde veya yurt dışında çalışıyor gibi düşünsünler. Sende bu süre içinde, eşini dul, çocuklarını öksüz, paranı da pul olarak düşünebilirsin. Şayet! bütün bu tavsiyelere rağmen, yine de ilkeli davranmak arzusu ile yanıp tutuşuyorsan. Gözlerinin önüne mazlum Türk milleti ve onun derin tarihi, engin kültürü geliyorsa, laikliğe ve demokrasiye, çağdaşlığa gönülden inanıyorsan; Ben milletin vekiliyim. Doğru bildiklerimi meclis kürsüsü dahil her yerde halkım adına söylerim. Milletvekiline kimse baskı yapamaz, emir ve talimat veremez. O , yalnız ve yalnız milletine hesap verir ve hizmet eder. dersen. Bir yüce kurum olan Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altında , sadece milletin birliği beraberliği, refahı ve mutluluğu düşünülür ve ifade edilir, bende ilk günkü yeminime sadık kalacağım diye düşünecek olursan. Ettiğin yemindeki; DEVLETİN VARLIĞI ve BAĞIMSIZLIĞI, VATANIN ve MİLLETİN BÖLÜNMEZ BÜTÜNLÜĞÜNÜ, MİLLETİN KAYITSIZ ve ŞARTSIZ EGEMENLİĞİNİ KORUYACAĞIMA; HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜNE, DEMOKRATİK ve LAİK CUMHURİYETE ve ATATÜRK İLKELERİNE ve İNKILAPLARINA BAĞLI KALACAĞIMA; TOPLUMUN HUZUR ve REFAHI, MİLLİ DAYANIŞMA ve ADALET İÇİNDE HERKESİN İNSAN HAKLARINDAN ve TEMEL HÜRRİYETLERDEN YARARLAMNASI ÜLKÜSÜNDEN ve ANAYASAYA SADAKATTAN AYRILMAYACAĞIMA, BÜYÜK TÜRK MİLLETİ ÖNÜNDE NAMUSUM ve ŞEREFİM ÜZERİNE ANDİÇERİM: sözlerine bağlı kalacağım dersen. Devlet-millet malında Tüyü bitmemiş yetim hakkı olduğuna inanıyorsan. Eh !!, sen bilirsin, yalnız peşinen bilmelisin ki, bu sistem böyle devam ettikçe, 22 . dönem senin için son dönem milletvekilliği olacaktır. Bundan önce de bir çoklarının olduğu gibi sende aslına, yani halkın arasına dönersin. Ecz. İbrahim Beşe