Bu yazıyı Eskişehir Otogarı'nda misafirimi beklerken kaleme alıyorum. Bekleme salonunda etrafımdaki gençlere bakıyorum baya bir kalabalık var. Kimi Balkan ülkelerinden kimileri de Afrika Kıtası’nın çeşitli ülkelerinden ülkemize okumak için gelmiş, gelecek adına iyi bir şeyler yapmak için hayallerinin peşine düşmüşler. Ne acıdır ki; onlar ülkemize gelirlerken bizim gençler yurt dışına gitmenin hayallerini kuruyorlar. Bu konuda Metropoll Araştırma şirketi anket çalışması da yapmış. Bu ankete göre katılımcıların %53’ü yurt dışında yaşamak istemiş...
18 yaş altı, çok yaşlılar ve tuzu kuruları çıkarırsak ülkenin tamamı Türkiye’den kaçmak istiyor! Aynı durumun bin yıl önce yaşandığını anlatan Hukukçu Yazar Ahmet Erimhan attığı bir twitte haklı olarak soruyor
“1000 yıl önce de Orta Asya’dan göçmüştük. O zaman sebep Moğol zulmü idi!
Ya şimdi?”
Şimdi neler yok ki; siyasal kriz, ekonomik kriz, güven bunalımı, içinde kriz geçen her cümle buraya uyar.
Oysa onların önüne imkanlar sunabilsek ne büyük dahiler çıkar içlerinden. Erzurumlu İbrahim Hakkı Hazretlerinin dediği gibi;
“Harabat ehlini hor görme zakir defineye malik viraneler var”...
Kilisli Sıddık Ünal (Tübitak Sıddık, Mucid Sıddık) ve Gaziantepli Mennan Usta imkansızlıklarla çok şey başardılar. Okumamışlardı diğerleri gibi. Ama bir görsünler yeter, onlar için imkansızlık yoktu. Sıddık Ünal Elektronik üzerine ağırlıklı çalışmalar yapıyordu. Mennan Usta makine üzerine. Şimdi her ikisi de vefat etti. İstekleri, “Gençler bilim ışığında yetiştirilsin. İmkânlar verilsin, önleri kesilmesin.”idi.
“Malatya’ya bir Fransız gelir. Tekstilcilere akıl verir: “Makineleriniz yetersiz… Yenileyin, dünya pazarı sizin olsun” En iyi makinelerin Fransa’da olduğunu söyler… Kendi mallarını pazarlar. Dinleyenler arasında bir Usta da var. Kendine özgü lehçesiyle… “Bu adam ne diy?” der. Kafaya takar, makinenin resmine bakar. Demiri eritir, çeliği büker, vidasını, motorunu koyar. Fransızların 3 milyon Euro’ya satacağı makineyi… 50 bin liraya üretir. Yerli piyasaya sunduğu yetmez. Brezilya’ya kadar çeşitli ülkelere yaptığı makineleri gönderir. Bu usta, Diplomasız dahi! Mennan Aksoy’dur.
Sıddık Usta da Mennan usta gibi okumamış ve kendi geliştirdiği yöntemlerle çeşitli elektronik aletler üretmişti. Televizyon ve radyo vericileri bunlar arasında önemli yer tutmaktadır. Onu şahsen tanıma ve beraber çalışmalar yapma fırsatına sahip oldum.
Sıddık Usta bir anısını şöyle anlatmıştı bana:
Dönemin Kilis Valisi Tevfik Başakar Sıddık Ustanın maharetlerini duyar ve Ravanda Kalesi ziyaretinde kendisiyle görüşür. Vali Başakar ustayı denemek için bazı sorular sorar. Tabi diplomasız dahi Sıddık Usta teknik terimlerden pek bir şey anlamaz ve valinin sözünü keser.
- Sayın Valim ben okumadım, siz imkan verin istediğiniz ne varsa hemen yapayım. Siz burada biraz misafirimiz olun sizi uçarak Hükümet Konağı’na götüreyim”der.
Ustanın aklında kısa mesafelerde uçan bir uçak, helikopter arası bir araç vardır. Sıddık Ustanın hayalleri arasında yakıtsız çalışan motor yapmak vardı. Bunu yapmaya ömrü müsaade etmedi...
Sonuç olarak insanımızın özellikle de gençlerimizin önüne fırsatlar sunmazsak, modern kölelik olan Beyin Göçü altında kalır yok olur gideriz. Bu istenmeyecek akıbeti yaşamak istemiyorsak, gençliğinin baharında milletinin ününe çıkan BTP Genel Başkanı Hüseyin Baş’ın önünü açmak zorundayız.