On beş yıl boyunca her yıl, özenle hazırlandığı 30 Ağustos Zafer Bayramı’nın on altıncısı, o, bu durumdayken kutlanacaktı. Törenlere katılamayacağı belliydi, bu nedenle üzüntülüydü. Yardım alarak ve güçlükle yapabilmesine karşın, “giyinmiş, traş olmuş, bakımlı ve saygılı” bir durumda odasından dışarı bakmaktadır. Ayaklarındaki şişlik nedeniyle, ayakkabı giyememiştir. “Odası dışına hiçbir zaman ayakkabısız çıkmamış bir kişi olarak” terlikle durmaktan rahatsızdır. Sabiha Gökçen’e; “dışarıda hava nasıl? 30 Ağustos’u iyi bir havada kutlayabilecekler mi? Gazeteler, 30 Ağustos’un önemini iyi belirtmişler, iyi değerlendirmişler mi? Ulusal heyecan 1922’lerdeki gibi ayakta tutulabiliyor mu?” diye sorular sormaktadır.(33) Elinde, Türk Ordusu’nun değişik törenlerde çekilmiş fotoğrafları vardır. Bunlara uzun uzun bakar ve “silahlarımızı kendimiz yapmamız gerek. Uçaklarımızı, tanklarımızı, hepsini. Aksi halde bir savaş sırasında, topsuz tüfeksiz dövüşmek zorunda kalırız. Ulusal savaş sanayii kurmalı ve bu alanda da bağımsız olmalıyız” der. Daha sonra derin bir nefes alarak burukluk içeren bir ses tonuyla şunları söyler: “Bu kez bensiz kutlayacaklar. Oysa, törenlere katılmayı o kadar isterdim ki. Çocuklarımızı görmeyi, modern araç gereçle donanan ordumuzun geçişini görmeyi isterdim. Bayrağımızı da özledim. Onun şöyle anlı şanlı dalgalanıp göklerle bütünleşmesini çok özledim...(34) Ağaca ve yeşile özlem O günlerde, yaşamı boyunca canlı tuttuğu ağaç ve yeşillik özlemi öne çıkmıştı. Sıkça, doğal yaşamın güzelliklerinden söz ediyor, “bir dağda, bir orman içinde, sıradan küçük bir evde sakin bir hayat” istediğini söylüyordu. Odasında, kendisine daha önce armağan edilen, orman ve akarsuları gösteren bir tablo vardır. Gözleri sık sık bu tabloya takılıyor, “güçlükle, ama içten gelen bir hasretle” ormana duyduğu özlemi anlatıyordu.(35) Afet İnan’a, “bana ülkemizin ormanlık güzel yerlerini anlat, oralara gidelim; ağaçlar altında dolaşabileyim, basit bir hayata kavuşayım. Tek isteğim, yeşillik ve ağaçlıklar içinde olmak, yaz kış yeşil kalan ağaçlar arasında yaşamaktır” derken(36); Sabiha Gökçen’e, “kimsenin yardımını istemeden, bir kere daha ormanlara gidebilseydim; ağaç denizinin yeşilliklerinde dilediğim gibi dolaşabilseydim... Sevdiğim vatanımın bir köşesinde, ağaçlardan gökyüzünün bile görünmediği bir köşesinde, planını kendimin çizdiği küçük, yalın bir ev olsun istiyorum. Burada çiçeklerle, kuşlarla, ağaçlarla iç içe olayım. Gençliğimden beri düşlediğim bir şeydi bu” diyordu.(37) (Devam edecek)… DİPNOTLAR: 33 “Atatürk’le Bir Ömür” Sabiha Gökçen, Altın Kitap, İst.-1994, sf.296 34 a.g.e. sf.292 35 “Tek Adam” Ş.S.Aydemir, III.Cilt, Remzi Kit., 8.Baskı, İst.-1983, sf.553 36 “M.Kemal Atatürk’le Yaşadıklarım” Prof.Dr. A.Afet İnan, Kültür Bak. Yay., Ank.-1981, sf.37 37 “Atatürk’le Bir Ömür” Sabiha Gökçen, Altın Kit., İst.-1994, sf.293
Metin Aydoğan