İzmir'de görülmekte olan bir davanın duruşmasında, yargıcın "ayağa kalk" ihtarına uymayan avukat hakkında disiplin soruşturması açılacak… Bu mümkün mü?
Mahkemelerde, duruşma sırasında kimlerin hangi durumda ayağa kalkacağı yasalarda düzenlenmiştir. Hukukumuzda iki durumda ayağa kalkma zorunluluğu bulunmaktadır. Bunlar, Ceza Muhakemesi Kanunu'nda (CMK) gösterilmiştir; Yemin edilirken herkes ayağa kalkar. Bir de "hüküm" açıklanırken herkes ayakta dinler. Bu iki durumda, yani tanığın yemin yaptığı ya da yargıcın hükmü açıkladığı sırada duruşmadaki herkesin ayağa kalkması gerektiği yasa emridir. "Herkes" kavramı içine "savunma" ya da katılan(müdahil) makamında yer alan "avukat" girdiği gibi, Cumhuriyet Savcısı da girmektedir. Dolayısıyla tanığa yemin verilirken ya da mahkeme yargıcı davanın bittiğini bildirip son hükmü açıklarken, duruşmada bulunan savcı, avukat, izleyiciler dahil herkes ayağa kalkacak, yemini ya da hükmü ayakta dinleyeceklerdir.
CMK'da bu iki durum dışında avukatın ayağa kalkmasını zorunlu kılan herhangi bir hüküm bulunmamaktadır. 1136 sayılı Avukatlık Kanunu'nda da avukatların duruşma sırasında söz istediklerinde ya da söz verildiğinde kendilerini ifade ederken/konuşurken ayağa kalkmak zorunda olduklarına ilişkin herhangi bir hüküm yoktur. Buna benzer şekilde Türkiye Barolar Birliği (TBB) tarafından kabul edilip yayımlanan "Meslek Kuralları Yönergesi"nde de bu yönde açık bir hüküm bulunmamaktadır. Ancak Meslek Kurallarının 17.maddesine göre, "Hâkim ve savcılarla ilişkilerinde, avukat, hizmetin özelliklerinden gelen ölçülerle uygun davranmak zorundadır. Bu ilişkilerde karşılıklı saygı esastır." Hiç kuşkusuz bu ilke, duruşma sırasında mahkemede gösterilecek saygıyı da içermektedir.
Hiç unutmam yıl 1966, avukatlık stajı yapıyorum. Bir meslek büyüğümden aldığım ilk nasihat şuydu: Meslektaşlarınıza karşı hep saygılı olun! Aslında "meslektaş" kavramını avukat, savcı ve yargıç olarak düşünmek daha doğru bir yaklaşım olacaktır.
Gelelim gazete haberlerine konu olan olaya. İzmir Barosu'na kayıtlı avukat meslektaşımız, davacı vekili olarak katıldığı davanın duruşmasında "ara karar" verilirken ayağa kalkmamış, yargıç da ayağa kalkması için avukatı uyarmış. Avukat ayağa kalkmayınca da duruşmaya ara verilerek salon boşaltılmış. Ne var ki duruşmaya devam için salona girildiğinde sandalyelerin yerlerinden alınarak kürsünün önüne dizildiği görülmüş. Meslektaşımız da oradan bir sandalye çekerek oturmuştur. Ortam gerilmiş, mahkeme başkanı, disiplin soruşturması için avukatı Baroya şikâyet edeceğini bildirmiştir.
Hani bir söz vardır; köpeğin adamı ısırması değil, adamın
köpeği ısırması haberdir. İşte gazeteci de haberi verirken trajikomik bir
yaklaşımla, "Hâkim sandalye toplattı" başlığını kullanmıştır.
Ara kararı verilirken, yani son karar değil; yargılama sürecinde gerekli olan hususların tamamlanması, örneğin nüfus ya da tapu kayıtlarının istenmesi…Bunlar davanın sona erdiğini bildiren hüküm/son karar değildir. İşte bu ara kararları okunurken avukatın ayağa kalkma mecburiyeti yoktur. Ancak duruşma nezaketi içerisinde biz avukatlar, açıklanan ara karar da olsa ayağa kalkmayı teamül haline getirmişizdir.
Kraldan çok kralcı zihniyetiyle, görevli personel mübaşir sandalyeleri toplamış olabilir. Ya da haberde verildiği gibi yargıç bu işi yaptırmıştır! Bilemiyoruz… Sırf "söz dinlemeyen" avukat oturamasın diye sandalye toplatılıyorsa, buna söyleyecek laf bulamıyoruz.
En güzeli, duruşma nezaketi ve disiplini içinde hareket etmek olacaktır.
Prof. Dr. Ali Ünal Emiroğlu