Ülkemizin her yönüyle büyük badirelerin içine sürüklendiği, siyasilerimizin ise reel sorunlara karşı suya yazı yazar tarzında adımlar attığı bir atmosferde Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) kadroları her ilde, her ilçede bıkmadan, usanmadan çözümü haykırıyor.
“Bu işi Prof. Dr. Haydar Baş ve kadrosu yapar” konulu seminer programlarında hem ülkenin sorunları masaya yatırılıyor, hem de Prof. Dr. Baş’ın bu sorunların çözümüne yönelik projeleri, delilleri ve kaynaklarıyla bereber ortaya konuluyor.
Yine bu programlarda dikkat eden en önemli nokta, hemen hemen her partiden BTP’ye ciddi katılımların olması…
Çözümsüzlüğün zirve yaptığı, umutların tükendiği, yokluğa razı olunduğu bir dönemde, çözümün Prof. Dr. Baş’la birlikte bir güneş gibi doğması, elbette ki ülkemizdeki “babadan oğula parti” gerçeğini, “takım tutar gibi parti tutma” saplantısını yavaş yavaş ortadan kaldırıyor.
Darısı tüm milletimizin başına…
BTP programlarının geçtiğimiz Cuma günkü durağı Trabzon’du.
“Çare: Bir ve beraber olmak” başlıklı sempozyum, Hilton Oteli’nde düzenlendi ve salon hınca hınç doldu.
Büyük bir coşkunun hakim olduğu programda BTP’nin başta Trabzon olmak üzere tüm Karadeniz belediye başkan adayları açıklandı. Programın onur konuğu BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Baş, alkışlarla kürsüye geldi ve kapanış konuşmasını gerçekleştirdi.
Konuşmasının büyük bir bölümünü ekonomiye ayıran Prof. Dr. Baş, bu konuda şu önemli tespitleri söyledi:
* “Ekonomiyi benden iyi bilen yok. Beni niye gizliyorsun? Gizlesen de gizlemesen de bu güneş doğdu. Ben dünyanın önüne Milli Ekonomi Modeli ile çıktım”
Prof. Dr. Baş’ın Milli Ekonomi Modeli (MEM) hakkında 2005 yılından bu yana 10 uluslar arası kongre gerçekleşti. Bu kongrelere Rusya, Almanya, ABD, İngiltere, Fransa, Hollanda, Avusturya, İspanya, İtalya, Macaristan, Azerbaycan, Kırgızistan, Estonya, Letonya, Finlandiya gibi daha birçok ülkeden 550’yi aşkın bilim adamı katıldı. Hepsinin tebliğlerinde ortaya koyduğu gerçek, “Prof. Dr. Haydar Baş ekonomiyi çok iyi biliyor, o dahidir, sunduğu çözümler bugüne kadar kimse tarafından ortaya konulmadı” idi.
Prof. Dr. Baş güneşi sadece Türkiye’ye değil, tüm dünyaya doğdu. İşin garip tarafı dünya bunun farkında, Türkiye ise hala değil… Sürekli gizlemeye, üstünü örtmeye çalışıyorlar ama bunda asla başarılı olamayacaklar.
* “Ben ‘5 bin lira asgari ücret vereceğim’ dedim. Bu ne demektir; Türkiye’nin kaynakları buna yeter demektir”
Prof. Dr. Haydar Baş’ın Milli Ekonomi Modeli’nde ifade ettiği “Milli para, emek ve üretim karşılığı basılan paradır” tanımı ve bu metodla elde edilen senyoraj geliri bile 5 bin TL asgari ücret, bin TL vatandaşlık maaşı, bin 500 TL ev hanımı maaşı gibi sosyal devlet projelerini karşılamaya fazlasıyla yeterdir. 3 katrilyon dolarlık maden servetimiz ise bu işin ekstrasıdır.
* “Rusya şu anda benim modelimi uyguluyor, ama Çin onu fersah fersah geçti. Neden? Çünkü Çin modelimde yer alan tüketimi destekleme prensibini daha fazla devreye koydu. Esasen bu işin ruhu da tüketimdir. Neden tüketim? Pazara gittiğiniz zaman size para lazım. Paranız olduğu zaman istediğinizi alırsınız. İşte benim Milli Ekonomi Modeli sistemim cebinizde para nasıl olacak onu anlatıyor, benim sistemim bu. Aslında zengin olmak istiyorsanız benimle olacaksınız, başkasıyla da olamazsınız. Çünkü bunlar bu işi bilmez.”
Rusya MEM’in projelerini 2006 yılından bu yana uyguluyor. Çin ise ilk kez 2008 küresel krizinde MEM’in tüketimi teşvik projelerini uyguladı ve mükemmel bir netice aldı. 27 Şubat 2013’te Prof. Dr. Baş’ın kurmay kadrosunun davet edildiği Duma’da gerçekleşen MEM toplantısından bir hafta sonra 5 Mart 2013’te Çin, MEM’i ekonomi politikasının merkezine koydu. Ve bugün bunun meyvelerini topluyor, ABD’ye olan bağımlılığı ortadan kalktı, ABD’yi hiazya sokan süper bir güç haline dönüştü.
“İşin ruhu tüketim” diyor Sayın Baş, zaten MEM teknik olarak “tüketim endeksli denge analizi” olarak tanımlanıyor. Tüketim olmazsa üretimin hiçbir anlamı olmaz.
Tüketim demek de tüketim yapacakların cebine para konulması demektir. İşte MEM, sosyal devlet projeleriyle bunu sağlamaktadır. Tüketim canlanınca üretim kendiliğinden coşacaktır. Sürekli ve sağlıklı büyüme, tam istihdam ve gelir adaleti de ancak böyle sağlanır.
* “Baktım piyasada milli para sözleri dolaşıyor. Arkadaşlar milli para ifadesi, 2005 yılında Haydar hoca ile birlikte iktisat literatürüne girdi. Ben bu işi iyi biliyorum. Türkiye’yi bize teslim etsinler 6 ayda dünya lideri yaparım.”
Siyasilerimiz hem ülke içindeki basın toplantılarında, hem de yurt dışı toplantılarda milli para ifadesinin kendilerine aitmiş gibi açıklamalar yapıyorlar. Bu da Prof. Dr. Baş’ı gizlemeye yönelik bir girişimdir. Onlar milli para derken, gerçek milli parayı kastetmiyorlar, doların tercümesi olan TL’ye milli para diyorlar. Hem çözümü sulandırıyorlar, hem bu işi bilen Prof. Dr. Baş’ın üstünü örtüyorlar, hem de çözümle bir türlü buluşamayan Türkiye’yi bilerek ya da bilmeyerek büyük bir bataklığın biraz daha dibine doğru itiyorlar.
Prof. Dr. Haydar Baş, “Ben bu işi iyi biliyorum, Türkiye’yi 6 ayda dünya lideri yaparım” diyor.
Ve her şeyden önemlisi bunu nasıl başaracağını Modeliyle, çözümleriyle, projeleriyle, kaynaklarıyla, bilimsel verilerle madde madde ifade ediyor. Bu bilimsel gerçeklere hiç kimse de bilimsel olarak itiraz edemiyor.
Biz de diyoruz ki “bu iş olur”, “bu iş sadece Prof. Dr. Baş’la olur”, “Rusya bunun ispatıdır, Çin bunun ispatıdır, BRICS devletleri bunun ispatıdır.”
Türk milleti de bu çözümlere evet derse, Türkiye de bunun ispatı olur.
Problem, dünya çapında çözüm sunanda değil, çözümü ülkesinde fırsat vermeyenlerdedir. Suçu kendinizde arayın.
Murat Çabas
Kaynak: Yeni Mesaj Gazetesi