• Künye
  • İletişim
  • Çerez Politikası
  • Gizlilik İlkeleri
Anasayfa
  • Ekonomi
  • İslam
  • İlçeler
  • Kilis Güncel
  • Analiz
  • Eğitim
  • Siyaset
  • Vefat
  • Spor
  • Bitki Rehberi
  • Güncel Haberler
  • Kültür & Sanat Teknoloji Sağlık Dünya Türkiye Videolar
  • Ara
SON DAKİKA:
09:53
Dolar - Euro - TL Kuru 9 Temmuz 2025
09:51
Altın Fiyatları 9 Temmuz 2025
Video Galeri Foto Galeri Yazarlar Üye Paneli
A
Büyüt
A
Küçült
Yorumlar
  1. Köşe Yazarları
  2. Misafir Kalem
  3. Osmanlı yoksa Osman'lı değil miydi? (Asude Havuzlu)
Yayınlanma: 09 Ağustos 2019 - 09:39

Osmanlı yoksa Osman'lı değil miydi? (Asude Havuzlu)

09 Ağustos 2019 - 09:39
Yorumlar
TAKİP ETTAKİP ET
Yazdır
A
Büyüt
A
Küçült
Yorumlar
Osmanlı yoksa Osman'lı değil miydi? (Asude Havuzlu)
Misafir Kalem

"Bu başlık da ne böyle" dediğinizi duyar gibiyim. Hemen anlatayım. Geçenlerde benim gibi tarihe meraklı sevgili bir dostumla konuşurken dikkatimizi çeken bir husus oldu. Osmanlı İmparatorluğu'nun kurucusu olarak kabul edilen Osman Bey'in adı nasıl olur da Osman olur? Neden derseniz buraya dikkat lütfen! Osman Bey'in dedesi Süleyman Şah'ı artık hepimiz tanıyoruz. Kayı Boyu'nun ileri gelenlerinden olan Süleyman Şah'ın dört de oğlu vardı. Sungur Tekin, Gündoğdu, Dündar ve Ertuğrul. Ertuğrul Gazi, Osman Bey'in babası. Onun da üç oğlu oldu. Osman, Gündüzalp ve Savcı. Osman Bey'in oğlu Orhan Bey, onun oğlu I. Murat.

Şimdi isimlere bir daha bakalım. Sungur Tekin, Gündoğdu, Dündar, Ertuğrul, Gündüzalp, Savcı, Orhan, Murat ve Osman. Bu isimlerin hepsi Orta Asya'dan beri Türkler'in çocuklarına koydukları Türkçe isimler. Sadece Osman hariç. Osman Arapça bir isim. Bu durum insanın gözüne tuhaf görünüyor çünkü böyle isimler koyma geleneği olmayan, sonrasında çocuklarına, torunlarına da Türkçe isim koymaya devam eden bir aile neden arada bir tane oğluna Arapça isim koysun ve o kişi de bir imparatorluğun kurucusu olsun? Bu merakın peşine düşüp araştırmaya başladık.

O dönem Osmanlı daha bir beylik olduğundan ve ileride koca bir imparatorluk olacağı öngörülemeyeceğinden tarih yazıcılığı henüz ciddi olarak yok. O yüzden başvuru kaynaklarının ilki Bizans Kronikleri. Georges Pachymeres Osmanlı'nın ilk dönemi hakkında oldukça fazla bilgi veren, tarihte Osman(!) Bey'den ilk bahseden kişi. Gelin görün ki bahsettiği kişi Atman veya Otman diye bahsettiği Ataman Bey. Yani bizim Osman Bey. Hatta günümüz İngilizcesinde de Osmanlı İmparatorluğu 'Ottoman Empire' diye geçer. 'Ottoman' kelimesi Ataman'ın İngilizce çevirisi olarak kullanılmış. Zira Osman olsaydı 'Othman' diye geçmesi gerekirdi ki öyle kullanılmamış. Ki aynı kaynaklar ileride Genç Osman'dan bahsederken 'Othman' diye yazmışlar. 

Diyelim ki Bizanslı tarihçi yazarken hata yaptı -ki niye yapsın- ünlü Arap seyyah Şihabeddin b. Fazlullah El-Ömerî 'Mesâliku'l Ebsar fî memâlik'il-emsar' isimli eserinin 3. cildinde -Türkçeye de 'Türkler Hakkında Gördüklerim ve Duyduklarım' adıyla çevrilmiştir- Osman Bey'den Utman veya Tuman diye bahsetmektedir. Kendisi Arap olan, anadili Arapça olan bir yazarın adı Osman olan birini yanlışlıkla Tuman diye yazdığını düşünmek herhalde mantıklı olmaz.

Aslında Osmanlı adı devlet ilk kurulduğundan Yavuz Sultan Selim dönemine kadar yaygın olarak Devlet-i Aliyye diye kullanılıyor. Osmanlı sözü Yavuz'dan sonra gündeme girmiş. Hatta bununla ilgili bir rivayet de var. Halifeliği ele geçiren Yavuz'un Arap âlemine halifeliğini kabul ettirmek için Hicaz bölgesinden sayıları binlerle ifade edilen Arap âlimi –Ebû Suud bunlardan biridir örneğin- Anadolu'ya getirttiğini biliyoruz. Aynı dönemde Devlet-i Aliyye, Osmanlı diye de anılmaya başlanıyor. Yavuz, bunu kendi doğu stratejisi gereği özellikle yapmış da olabilir. Sonuçta o dönem Anadolu Bektaşi idi ve Emevi Abbasileri de himayesine almak ve halifeliğini kabul ettirmek isteyen bir padişahtı Yavuz Sultan Selim.

 

Rivayet o ki sahabeden Osman bin Talha'nın kılıcı Hoca Ahmet Yesevi'ye hediye edilir. O da bu kılıcı Şeyh Edebali'ye hediye eder ve o da damadı Ataman Bey'e hediye eder ve der ki: 'Senin adın bundan sonra Osman olsun.' Kılıcın elden ele Şeyh Edebali'ye kadar geldiği hikayesi birçok kaynakta geçmekle birlikte Şeyh Edebali'nin bu kılıcı damadına hediye ettiği ve ismini değiştirdiği ile ilgili ciddi bir kaynak yok. Ağızdan ağıza anlatılan hikâyeler. Doğru da olabilir, sonradan strateji gereği ilave edilmiş de olabilir.

Bütün bu anlattıklarımızın ne önemi var? Aslında isimlerin tabii ki bir önemi yok. Osmanlı İmparatorluğu olsa ne olur, Atamanlı İmparatorluğu olsa ne olur? Tarihte önemi olan ve etki bırakan olaylardır. Ancak bu anlattıklarımızdan çıkarılması gereken bir sonuç var. Bizim doğru diye bildiğimiz, peşinden ideal diye takılıp gittiğimiz birçok şeyin içinde bizden saklanan, istenildiği gibi değiştirilip kayıtlara geçirilen birçok bilgi var. Bu dünya tarihinde de böyle, özellikle Türk ve İslam tarihinde de böyle.

Örneğin Nakşibendi tarikatının kurucusu kabul edilen Bahaeddin Nakşibend'in asıl mesleğinin cellatlık olduğunun, İmam Rabbani diye bilinen kişinin Ahmet Sirhindi olduğunun saklandığı gibi. Ya da Atatürk'ün hafız olduğunun, Ehl-i Beyt soyundan geldiğinin, meydan dedesi olduğunun yıllarca bizden saklandığı gibi….

Kaynak diye gösterilen birçok hadisin Muaviye döneminde kendi çıkarları doğrultusunda uydurtulması gibi birçok bilgi saklanmıştır ancak biraz araştırdığımızda, sorguladığımızda da gerçek kaynaklara ulaşıp bunları teyit etmemiz ve doğru bilgilere ulaşmamız mümkün. Ya da ilkeli ve dürüst ilim adamlarını takip ettiğimiz zaman onlar vasıtasıyla doğru bilgiye ulaşabiliriz.

Örneğin bu saydıklarımın hepsinin doğrularını kamuoyu Prof. Haydar Baş'ın konuşmaları ve eserleri sayesinde öğrenmiştir. Ehl-i Beyt Külliyatı ve "Hoş Geldin Atatürk" kitabı bu anlamda büyük bir boşluğu doldurmuştur. Bu vesileyle kendisine ne kadar teşekkür etsek azdır. Allah (c.c.) ömrüne bereket versin. Ne acıdır ki böyle büyük bir ilim adamı kendisi de kendi ülkesinde aynı saklanma, gizlenme operasyonuna maruz bırakılıyor. Bütün dünya onu kendine rehber edinmiş, dört milyar insan onun Milli Ekonomi Modeli'ni uygularken biz kendi ülkemizde ona hak ettiği değeri vermiyoruz. Yıllar sonra keşke dersek çok yazık olmayacak mı?

Asude Havuzlu

Kaynak: Yeni Mesaj Gazetesi

Bu yazı 1817 defa okunmuştur.
  • YORUMLAR
adlı kullanıcıya cevap x

Yazarın Diğer Yazıları

  • Doğruları söylemek… / Taner Tümerdirim - 14 Ekim 2024
  • Kulp'a kadın eli değecek /HATİCE KÜBRA KEPEKÇİ - 22 Şubat 2024
  • Muhalif Basına AÇIK MEKTUP! - 26 Kasım 2023
  • Zabit ve Kâtip Osman Nuri Tercüme-i Hal - 10 Ekim 2022
  • DOKTOR MUHİTTİN "FİGANİ" - 08 Ekim 2022
  • Almanya da çözümü MEM'de buldu - 17 Eylül 2022
  • Arifler ölmez maruf olur, aşıklar ölmez maşuk olur (Akın Aydın) - 13 Nisan 2022
  • Haydar Hoca'nın izinde… - 07 Şubat 2022
  • AKCURUN CAMİ - 03 Ekim 2021
  • AKCURUN CAMİ/ UĞUR ELHAN - 03 Ekim 2021
  • Havası mest eder güzel Kilis'in / Şiir / MESUT YAMAN - 06 Mayıs 2021
  • 14 Nisan Unutulur mu? (Tamer Tümerdirim) - 13 Nisan 2021
  • Rahmet ve af gecesi Beraat /MEHMET YAŞAR YİĞİT - 27 Mart 2021
  • Recep tövbe aydır / Yaşar Yiğit - 10 Mart 2021
  • Kahraman Türk Kadını (Hüseyin Baş) - 08 Mart 2021
  • Zamanın ötesinde yaşamak... (Tamer Tümerdirim) - 05 Mart 2021
  • Milli Paranın Gücü (Taner Tümerdirim) - 05 Şubat 2021
  • ORGANİZSASYON / DR. MURAT KARAKUŞ - 05 Şubat 2021
  • Yumrukları memleket kadar büyük! /Fatıma Eyercioğlu - 26 Aralık 2020
  • Atatürk size minnettardır (Tamer Tümerdirim) - 13 Aralık 2020
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
  • 22
Köşe Yazarları
Ah !! O eski Kilis Konakları 
Güner Özbalcı
Ah !! O eski Kilis Konakları 
Mehmet Beşe
Mehmet Beşe
DÜNYADA VE TÜRKİYE'DE GIDA SEKTÖRÜ
Doğruları söylemek… / Taner Tümerdirim
Misafir Kalem
Doğruları söylemek… / Taner Tümerdirim
Prof. Dr. Erdoğan Taşkın
Prof. Dr. Erdoğan Taşkın
Mühim Mevzu Marifetli Matris
Doç. Dr. Ahmet H. Kepekçi
Doç. Dr. Ahmet H. Kepekçi
Emekliler Baş Tacıdır, Hakkı Teslim Edilmeli!
Alaaddin Özkar
Alaaddin Özkar
Bugün 10 Muharrem, Gelin Bugün Ağlayalım.
Mustafa Çobanoğlu
Mustafa Çobanoğlu
Fatıma Ana Ve Gerdanlığı
Kerbela hakkında bilinmesi gerekenler -10-
Uğur Kepekçi
Kerbela hakkında bilinmesi gerekenler -10-
Prof. Dr. Haydar Baş
Prof. Dr. Haydar Baş
Büyük oyun -2
Çok Okunan Haberler
Kürecik’ten İran’a: “Radarlar Kimi Gözetliyor?” sorusu artık ertelenemez!
Kürecik’ten İran’a: “Radarlar Kimi Gözetliyor?” sorusu artık...
"İsrail'in elinde 90- 100 tane nükleer silah var"
BTP Genel Başkanı Hüseyin Baş’tan Talat Paşa çıkışı
BTP Genel Başkanı Hüseyin Baş’tan Talat Paşa çıkışı
Ana Sayfa
Ekonomi
İslam
İlçeler
Kilis Güncel
Analiz
Eğitim
Siyaset
Vefat
Spor
Bitki Rehberi
Güncel Haberler
Kültür & Sanat
Teknoloji
Sağlık
Dünya
Türkiye
Videolar
Köşe Yazarları
Foto Galeri
Video Galeri
Biyografiler
Vefatlar
Üye Paneli
Günün Haberleri
Arşiv
Gazete Arşivi
Anketler
Hava Durumu
Gazete Manşetleri
Nöbetci Eczaneler
Namaz Vakitleri
  • Analiz
  • Eğitim
  • Ekonomi
  • İlçeler
  • İslam
  • Kilis Güncel
  • Kültür & Sanat
  • Sağlık
  • Siyaset
  • Spor
  • Foto Galeri
  • Video Galeri
  • Köşe Yazarları
  • Biyografiler
  • Vefatlar
  • Üye Paneli
  • Günün Haberleri
  • Arşiv
  • Gazete Arşivi
  • Anketler
  • Hava Durumu
  • Gazete Manşetleri
  • Nöbetci Eczaneler
  • Namaz Vakitleri

  • Rss
  • Künye
  • İletişim
  • Çerez Politikası
  • Gizlilik İlkeleri

kilispostasi.com Haber Portalı 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu'na %100 uygun olarak yayınlanmaktadır. Ajanslardan alınan haberlerin yeniden yayımı ve herhangi bir ortamda basılması, ilgili ajansların bu yöndeki politikasına bağlı olarak önceden yazılı izin gerektirir.