Bilindiği gibi 1980 li yıllara kadar sorun oluşturacak kadar tarım ürünü fazlası yoktu.Ne kadar garip değil mi ? Dünya da açlıktan milyonlar can çekişirken tarım ürünün fazla olması emperyalist batı için büyük bir sorun oluyor ? Bir tek sebebi var ABD ve AB için dünya pazarında ürünlerin fazla olması rekabetten dolayı fiyatları düşüreceğinden kendilerini çok zorlar. Çünkü AB 300 , ABD ise 200 milyar dolar olmak üzere yılda toplam 500 milyar dolar ile çiftçisini desteklemektedir. Tahmin edeceğiniz gibi bu desteklemelerin kaynağı kendilerine pazar yaptıkları bütün dünya ülkeleri.
1980 li yıllara kadar tarım ürünü ithalatçısı olan AB uyguladığı Ortak Tarım Politikaları (OTP) ile1985 li yıllara gelindiğinde güçlü bir ihracatcı konumuna geçmiştir. Bu arada Hindistan,Arjantin,Brezilya,Avusturalya,Endonezya,Türkiye,Şili ,Kanada,Yeni Zelenda gibi ülkelerde tarım ürünleri ihracatçısı konumuna gelmiş ve pazarda yer almaya başlamıştır. ABD nin pazar yaptıkları ülkelere yaptıkları ihracat sonucu ABD tarım ürünleri pazarında tekel sayılacak konumunda iken bu gelişmeler sonucu dünya pazarında kan kaybetmeye başlamıştır.Dünya tarım ürünleri pazarında başta ABD olmak üzere AB ye karşı güçlü rakipler oluşmuştur.Genelde yukarıda saydığımız ülkeler özelde ise Türkiye güçlü adımlarla ilerliyordu. Bu yıllarda Türkiye dünyanın en büyük tarım projesi konumunda olan GAPa hız vermeye başlıyor. GAP ile birlikte Türkiye nin başına musallat olan terör belasını da birazda bu perspektiften değerlendirmek lazım. Gerçi hükümetlerin çıkarmış oldukları tarım yasaları ile beş tane GAP ın olmasının da bir anlamı kalmadı artık.AB ve yukarıda adı geçen ülkeler dünya tarım pazarında ABD nin güçlü bir rakibi ve aynı zamanda pazarını ele geçiren konuma gelmiştir.Bir örnek verirsek AB nin yıllık hububat ihtiyacı yaklaşık 120 milyon ton iken 170 milyon ton üretim yapmaktadır..Dünya piyasalarında da dolarında değer kazanmasıyla ABD nin ihracatını menfi olarak etkilemeye başlıyor.Bütün bu gelişmeler sonucu 1980 yılında 48 milyar dolar olan tarım ürünleri ihracatı, 1985 yılında 27 milyar dolara kadar düşüyor.
Bütün bu gelişmeler ABD yi yeni entrikalara yönlendiriyor.Devreye her zaman olduğu gibi küresel emperyalist güçlerin dünyayı sömürmek için ikinci dünya savaşı sonucu kurduğu BM dışındaki üçlü saç ayağı kısaca Bretton Woods ( Dünya Bankası,IMF,Dünya Ticaret Örgütü) örgütlerinden ilk adı GATT olan 1995 den bu yana adı Dünya Ticaret Örgütü denen sömürü aracını devreye sokuyor.Sanayi ürünleri , tarım,tekstil ve hizmet ürünleri ticareti ile birlikte fikri mülkiyet haklarını,ticaret ile ilgili yatırım tedbirleri ve ticaret politikaları sübvansiyonlar ve telafi edici tedbirler,ithal lisansları prosedürü ,devlet alımları gümrük değerleme ve anti damping kodları DTÖ kapsamındadır ve uyma zorunluluğu vardır.
ABD, AB ile danışıklı çekişmelere başlıyor. Dünya Ticaret Örgütü kuralları adı altında desteklemeleri kaldırılması, tahditlerin uygulanması yönünde kararlar alınıyor ve bu kararların uygulanmasında ABD ve AB dışındaki ülkelere Dünya Bankası ve IMF baskı aracı olarak kullanılarak devreye sokuluyor.Bu oyunlar sonucu yukarıda adı geçen üçlü saç ayağının ve arkasındaki küresel güçlerin katkılarıyla iktidara getirilen hükümetler, adına dünya gerçekleri (reel politikalar) dedikleri global yalanlar ile Türk köylüsü ve çiftçisini tahdit yasaları, desteklemelerin kaldırılması , gümrüklerin kaldırılması ve bütün bunlar yetmiyormuş gibi tarım ürünleri üretim girdilerine yaptıkları insafsız zamlar ile bitirdiler. Zaten ABnin son yayınladığı ilerleme (Türkiyenin İçişlerinde ) raporu , Prof Dr Haydar BAŞ Beyin deyimiyle Türkiyenin Tasfiyesi raporunda 15 milyon Türk çiftçisinin açıkça tasfiyesi emirlenmektedir. Peki DTÖ kuralları sonucu ABD ve AB de desteklemeler ve gümrükler kaldırıldı mı ? Hayır.Yıllık 500 milyar dolarlık desteklemeler devam ettiği gibi çeşitli bilimsel yalanlar ile özelikle Türk tarım ürünleri ihracatına özel duvarlar örülmüş durumda. ABD ve AB için kurallar(global yalanlar) birer sömürü aracından başka bir şey değildir. Bu kurallar halkına sömürge valisi tarzında yaklaşan kukla hükümetler tarafından reel politikalar adı altında uygulanmaktadır.
Bütün bu yalanlar ABD ve AB yi dünya tarım ürünleri pazarında rakipsiz hale getiriyor.Fiyat belirleme yetkisini de ellerinde bulunduran bu küresel güçler kendi köylü ve çiftçisini büyük bir refah içerisinde yaşatmanın hatta kendi insanı üzerinden büyük gelirler elde etmeye başlamıştır. Türk köylüsü bin bir güçlükle emeğini terini döktüğü toprağından global yalanlara kurban edilmiştir. Toprak Türk köylüsüne yük edilmiş Yabancılara satılması için bütün bir millet yoksulaştırılarak ekonomik koşullar ve daha sonra çıkarılan kanunlar ile siyasi koşullar oluşturulmuştur.Bir Vatan Tarımsal Global Yalanlar ile ancak bu şekilde satılığa çıkarılır.Sahi vatanın satılmasına nereden başladı.Bir millet bu hale nasıl düşürüldü. Dünyanın her yerinde tesadüfi olaylar olabilir. Fakat Türkiye de asla !
Abdulkadir KARAKOÇ