Bu topraklarda kimin gözü var?
Kimin gözü yok ki! Siz hiç Ayasofya'yı gezen Hıristiyan birinin gözlerinin içine baktınız mı? Hele bir de Yunan megola ideası yalanına inanan birisinin İstanbul'u gezerken sahip olduğu ruh halini hiç gördünüz mü?
Bu topraklar birçok çeşitli medeniyetlere kucak açmıştır. Birçok kadim medeniyetler de bu coğrafyaya hâkim olmak istemiştir.
Eski çağlarda Asurlular, Mısırlılar, Farisiler, Hunlar gibi, birçok kadim milletler ve uluslar hep bu coğrafyayı ele geçirmeye çalışmışlardır. Kimisi doğudan işgale gelmiş, kimisi batıdan, kimisi güneyden kimisi ise bazen kuzeyden gelip girmeye çalışmış bu coğrafyaya.
Romalılar yolların üstünde merkezi bir konuma sahip diye taa İtalya Roma'dan gelip yerleşmişler körlerin ülkesi dedikleri coğrafyaya. Başkentlerinin adını bile Kralları Konstantinus'un isminden esinlenerek koymuşlar.
Yalnız tarihin derinliklerinde yaşamış kadim imparatorluklar mı işgale gelmiş coğrafyayı? Kesinlikle hayır!
Ve daha nice büyük komutanlar hep bu coğrafyayı ele geçirmek istemişlerdir. Bu büyük komutanlara örnek, Napolyon Bonapart. Güneyden Mısır'ı işgal ettikten sonra Suriye üzerinden Anadolu'yu işgali düşünmüş planlamış. Hırsı ve ihtirası aklını öyle bir ele geçirmiş ki, bu boş planlarına iman edercesine inanmış ve arkasında binlerce ölü, en önemlisi onuru kırılmış koca bir orduyu bırakarak ülkesine kaçmıştı.
Geçmişte, bu coğrafya çok saldırılara işgallere maruz kalmıştır. Günümüzde de yaşamaya çalıştığımız coğrafyamıza karşı, hem içten hem de dıştan birçok işgallerin plan ve projelerine şahit olmaktayız. Bu coğrafyayı ele geçirmeye çalışan, iç ve dış bedhahlar, istikbalde de bu boş planlarını gerçekleştirmeye azami ölçüde çalışacaklardır.
Bu saldırılardan ikisi hariç hep dıştaki düşmanın müdahalesi olarak tezahür etmiştir. Düşman bu iki saldırıda içteki vatan hainlerini kullanmayı tercih etmiştir.
Bu iki saldırıdan ilki yüz yılı aşkın bir süre önce 13 Nisan 1909 günü meydana gelen 31 Mart Vakıasıdır ki, bu isyanı bastıran ordunun komutanlarından biri, merhum Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmuştur.
İkinci saldırı ise hiç şüphe yok ki, 31 Mart vakıasından yüz yılı aşkın zaman sonra 15 Temmuz 2019 akşamında meydana gelen kalkışma idi. Atasının izinden giden vatan ve demokrasi sevdalısı vatandaşlarımız bu kalkışmayı göğüsleri ile durdurabilmişlerdir.
Yazımızı merhum Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün şu veciz sözüyle bitirelim:
"Ey Türk istikbalinin evladı! İşte, bu ahval ve şerait içinde dahi vazifen, Türk İstiklâl ve Cumhuriyeti'ni kurtarmaktır. Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur! (1927)"
Ali Nezir
Kaynak: Yeni Mesaj Gazetesi